Dizimizin ilk çeyreğine Pençgâh Makamı ile vardık. Her zaman ki gibi kısa bir bilginin ardından bu makamın notalarını kelam ile buluşturacağız.
(bir önceki yazımızın dip not kısmına bakabilirsiniz, bu diziyi ilk kez okuyorsanız: https://parlakjurnal.com/9-40-buselik-makami-dinle/)
Pençgah Makamı Farsça “beşinci yer” anlamına gelen pençgâh rast perdesinde karar eden birleşik makamlar sınıfına dahil olup pençgâh-ı asıl ve pençgâh-ı zâid olarak iki çeşittir, her ikisi de az kullanılmıştır.
Pençgâh-ı asıl makamı. Rast perdesinde karar eden ve inici-çıkıcı seyreden bu makam basit ısfahan, bayatî, nevâ, rast veya acemli rast dizi ve makamlarının karışık olarak kullanılıp rast perdesinde rast dizisi yahut çeşnisiyle karar edilmesinden oluşur.
Üç ayrı makamın karışık kullanılmasıyla meydana gelen pençgâh-ı asıl makamı bu sebeple asma kararlar bakımından da zengindir. Bunlar hüseynî perdesinde uşşaklı, nevâ perdesinde bûselikli, segâh perdesinde segâh veya ferahnâkli, dügâh perdesinde uşşaklı asma kararlardır. Makamın yapısında yer alan basit ısfahan makamının oluşması için bayatî makam dizisinin segâh ve acem perdeleri arasında sıkça dolaşılıp segâh perdesinde asma kararlar yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Ancak pençgâh-ı asıl makamında nevâ makamı daha belirgin şekilde yer alır. Bu arada basit ısfahan seyri sırasında nâdir de olsa birleşik ısfahanda olduğu gibi dügâhta bir rast dörtlüsünün yer alabileceğini ifade etmek gerekir. Makamı meydana getiren dizilerin seslerinin Türk mûsikisindeki isimleri pestten tize doğru rast, dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, eviç veya acem, gerdâniye ve muhayyerdir.
Dede Salih Efendi ‘nin peşrevi’ ni Aziz Şenol Filizin icrasından dinlerken süzüldü kelimeler belleğimden…
DİNLE!
Adına dün’ya denen, insanı her dem dünde kalmaya zorlayan bu mesken seni de mi özlemlere sürüklüyor?
Dinle!
Yalnız mısın, yoksa gördüğün kalabalıktan daha mı kalabalık için?
Yalandan bir ağ mı örülmüş ömrünün eteğine,
Her yanından cam kırıkları ile hemhal olmuş,
can kırıklarımı mı deriyorsun sen de?
Dinle!
Kırıldığını iddia ettiğin kalbin bile
sana ait değil ise
Dinle!
Özlemlerini gizlediğin örtüleri,
zaman aşındırıyor ise,
Dinle!
Vuslatın yolunda bir sürü kilit var ise
Dinle!
Tebessümlerin ağırlaşırken,
Göz yaşların manasızlaştı ise
Dinle!
Yolsun, yolcusun.
İstesen de istemesen de aldı bu devran seni,
Her adımda içinde başka harabe,
Her nefeste bi ihanet,
Her nefeste bi zulüm.
Dinle!
Yitip gidenlerde mi arıyorsun, ararken kayıp mı oluyorsun, kurtulmaya çalıştıkça seni mi yitiriyorsun ?
Dinle!
Ki itminan,
İtminan
Dinle!
Ki İmtihan
Dinle!
Ki dert
Dinle!
Ki hasret
Dinle!
Ki dava
Dinle!
Ki mânâ
Dinle
Ki yol
Dinle
Ki dost
Dinle!
Ki sabır
Dinle!
Ki açılsın
şu pençgah perdesi
Dinle!
Ki yetişsin sana,
kimsesizler kimsesi
Dinle!
Ki…
Yazınızda bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyorum. Teknik bilgilerden bahsederken daha açıklayıcı ve yüz yüze konuşuyormuşçasına yazarsanız, benim gibi bu konuları pek bilmeyen kişiler daha iyi anlayabilir.
Ayrıca çok kapalı bir anlatım kullandığınızı düşünüyorum. Şiirin ana fikrini ve satırların vermek istediği mesajları biraz daha açık yazabilirsiniz. Tabi ki bunlar benim düşüncem. Onun dışında beğendim kaleminize sağlık 🙂