evcara

2/40 Evcârâ Makamı “Dinle”

6

Dinle yolcuğumuzun ikinci durağı Evcara Makamı imiş. Evcara neymiş, bakalım burda gönlümüzün hangi hali gizlenmiş?

Evcâra (Evc’ârâ) makamı Irak perdesindeki Zirgüle’li Hicaz dizisi şeddi olarak kabul edilmişse de, aslında bir mürekkeb makam olması gerekir. Aşağıda hem makamı, hem de mürekkeb (bileşik) olmasının sebeplerini inceleyeceğiz.

a-Durağı: Irak perdesidir.

b-Seyri: İnicidir.

c-Dizisi: Irak perdesinden Evc (Eviç) perdesine kadar olan dizi, makamın ana dizisidir ve bu dizi Zirgüle’li Hicaz dizisinin inici şeddidir. Buna Eviç perdesinde Segâh –ki genellikle Eksik Segâh’tır- ve Müstear dörtlü veya beşlilerin eklenmesiyle Evcâra makamının esas dizisi meydana gelir. Şüphesiz ki, Eviç’deki Segâh ve Müstear çeşnileri seyrin başında yer alır. Bâzan Eviç perdesinde özellikle çıkıcı nağmelerde Segâh beşlisinin yerini Eksik Ferahnâk beşlisi alır. Bu beşlinin S.T.T.B. aralıkları dolayısiyle de Tiz Segâh perdesi yerine Tiz Bûselik perdesi kullanılır.

evcara

Evcâra makamı, günümüze kadar şed makam olarak kabûl edilmiştir. Gerçekten de Irak perdesi ile Eviç perdesi arasındaki ana dizi Zirgüle’li Hicaz dizisinin inici şeddidir. Fakat Eviç perdesi üzerinde iki yabancı çeşni yer almıştırki, bunlar ne dizinin uzamasından, ne de simetrik genişleme yapılmasından oluşmuşlardır. Bu yabancı iki çeşni bütün Evcâra eserlerde kullanılmışlardır. Yani makamın yapısında mutlaka bulundukları halde, ana diziye yabancıdırlar. Her ne kadar ana dizi şed ise de, tiz taraftaki bu iki yabancı çeşninin bulunması sebebiyle, Evcâra makamı artık şed makam değil, mürekkeb makam olarak kabûl etmek en mantıki ve doğru olan yoldur.

d-Güçlüsü: Tiz durak Eviç perdesi makamın birinci mertebe güçlüsüdür. Üzerinde Segâh veya Müstear çeşnili yarım karar yapılır. Bu perdede Müstear’lı karar bâzen asma karardır. Ana dizinin ek yerindeki Nim Hicaz perdesi ikinci mertebe güçlüdür ve üzerinde Hicaz çeşnili asma karar yapılır.

e-Asma Karar Perdeleri: Eviç perdesinde Müstear çeşnisi ile, ikinci mertebe güçlü Nim Hicaz perdesinde Hicaz çeşnisi ile, Segâh perdesinde Nikriz çeşnisi ile asma kararlar yapılır. Bâzen Nim Hicaz’da da Segâh’lı kalınabilir.

f-Donanımı: Si için koma bemolü ve fa, do, lâ, mi için bakiye diyezleri donanıma yazılır. Gerekli değişiklikler eser içinde gösterilir.

g-Perdelerin T.M.deki isimleri: Pestten tize doğru; Irak, Rast, Kürdi, Segâh, Nim Hicaz, Nevâ, Acem, Eviç, Gerdâniye veya Nim Şehnâz, Muhayyer ve Tiz Segâh’dır.

h-Yeden’i: 1. çizgideki bakiye diyezli mi Acem Aşirân perdesidir.

ı-Genişlemesi: Eviç perdesi üzerindeki Eksik Segâh beşlisi ve Müstear dörtlüsü ile makam esâsen kendiliğinden geniştir.

i-Seyir: Tiz durak Eviç perdesi civârından veya bunun üzerindeki Segâh çeşnisinin seslerinden seyre başlanır. Bu bölgedeki Müstear çeşnisi de fazla olmamak şartiyle gösterildikten sonra, birinci mertebe güçlü Eviç perdesinde mutlaka Segâh (daha doğrusu Eksik Segâh) çeşnisi ile yarım karar yapılır. Daha sonra ana diziye, yani Irak’taki Zirgüle’li Hicaz dizisine geçilip bu diziyi meydana getiren çeşnilerde karışık gezinildikten sonra, ikinci mertebe güçlü Nim Hicaz perdesinde Hicaz çeşnisi ile asma karar yapılır. Bu arada gereken yerlerde gerekli asma kararlar da gösterilir. Nihbet Irak perdesinde Hicaz çeşnisi ile çok zaman yedenli tam karar yapılır.

Dinle!

Bir kenara bırakalım şimdi bütün telaşımızı. Kıymetini ve manasını anlayarak derin bir nefes alalım. Başımızı çevirelim göğe ve izlemeye koyulalım bir süre bulutların semadaki seyrini. Biraz azık alalım çantamıza ve üstümüze ince bir aba. Kapatıp gözlerimizi daha önce görmediğimiz eşsiz bir manzarayı bulmaya gidelim bu dinginlikte. Sıyrılalım içinde bulunduğumuz insan kalabalığından ve bir yolculuğa çıkalım kendimize doğru.

Dinle!

Ne güzel bir gündü. Belki sabah belki akşam açmıştın dünyaya gözlerini. Etrafında seni bekleyen merak eden onca insana doğru. Sen geldin diye farklı bir mevsim hüküm sürmede . İyiki geldin der gibi bakıyorlar gözlerine. Hiç olmadıkları kadar kararlı bir biçimde söz veriyorlar seni korumak üzre. Oysa hayat böyle süregitmiyor. Hayatın acı suyunu süzüp öyle içirmek istiyorlar sana. Pişmanlığını yaşıyorlar senden emanet aldıkları ve sana bırakacakları dünya halinin. Nereye dönseler bir yıkımla karşı karşıya kalıyorlar. Hem fiziksel hem ruhsal. Sarsılan, yıkılmak üzere olan bir temelde sana sağlam bir yer arıyorlar. Aslında onlar da biliyorlar ama yine de pamuklara sarmak istiyorlar seni. Rüzgar tenini incitmesin, yağmur yüzüne değmesin, kar içini üşütmesin, sıcak seni yakmasın istiyorlar. Seni seviyorlar, gönlünü saf tutmak için uğraşıyorlar. Dünyanın kiri pası üzerine bulaşmasın, kötü kokular sinmesin diye saklıyorlar seni. Senden de tüm bu vahşetli halleri. Sana gül kokuları ile bezeli bir gül bahçesi sunuyorlar, anlatıyorlar, seni mest ediyorlar, en güzel ezgiler ile süpürüyorlar en ufak bir toz zerreciğini. Ellerinde biriktiriyorlar sana değmesin diye tüm yağmur tanelerini. Ağlayanları değil, gülenleri gösteriyorlar gözünün bebeğine.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Yalnızların Efendisi

Dinle!

Şimdi en şefkatli sevgilerin en zehirli hali dokunuyor gönlüne. Bir tohumu bu denli korumak yeşertmez, çünkü çürütür. Oysa sen rüzgarlara meydan okuyarak güçleneceksin, yağmurlarda ıslanarak sırılsıklam sevmeyi öğreneceksin, kanını donduran olayların soğuğunda vicdanını fark edeceksin ve en acımasız yüzlerini gördüğünde hayatın yanacaksın. Sonunda kendi harmanını demleyeceksin. Ya da hiç bu kadar derinine inmeden, hayatın en yüzeyel hali ile doğacak, büyüyecek ve öleceksin. Senden geriye yavan bir tat kalacak demlediğin o harmandan.

Dinle!

Şimdi yolculuğa başladığın yerdesin. Zaman kavramının dışında yaptığın belki asırlar süren yolculuk sona erdi, seçim anındasın kendi harmanının. Şimdiye kadar şikayetçi olduğun büyük küçük tüm dertlerini, kayıplarını, kazançlarını, hüzünlerini, çaresizliklerini, acziyetini, sarsıntılarını, yıkımlarını, gözyaşlarını, yangınlarını, sızılarını, yaralarını, tebessümlerini, kırgınlıklarını, kızgınlıklarını…ser önüne. Tüm bunlardan nasıl bir kendin getireceksin meydane.
Sürekli kısık ateşte tütsün harmanının dumanı.
Bırakmadan hüznünü elinden,
Tebessümünü eksik etme yüzünden.
Yaratılmışların göz bebeği olan insansın sen….

Düşler ülkesinden bir kaza sonucu sevgisiz insanlarla dolu dünyanıza düstüm. Kim oldugumu sorarsanız "Biraz rüzgarım biraz dalga" şairin dediği gibi. Aslında belki kendimi arıyorum ben de burda. Yaşım konusunda da farklı düşünceler var ama ben hepinizle akranım. Burdan çoğu zaman düşler ülkesine olan özlemini paylaşıyorum sizlerle. Herşeyin yeterince gerçek olduğu bu dünyada biraz da olsa hayallerimize sahip çıkalım ne dersiniz ? Unutmayın insan kardeşlerim: "İnsan Sevgi İle Yaşar "

6 Comments

  1. Açıkçası çok bilmediğim konular bunlar fakat bir makamın bunca bileşeni olduğunu öğrenmek ve bunların birçok açıklaması ve sebebi olduğunu okumak oldukça güzeldi. Evcara makamını anlayabildiğim kadarıyla sevdim. Oldukça bilgi dolu bir yazı olmuş, hoşuma gitti lakin yer yer dilinin bana ağır geldiği ve anlamakta zorlandığım kısımlar da oldu. Teşekkürler.

  2. Sizin her yazınızı okurken bilmediğim onlarca şey öğreniyor ve gerçek sanatın içine dalıyorum. Gerçekten emek verilerek hazırlanmış yazılar elinize sağlık. Yeni yazılarını ilgi ve merakla bekliyorum

  3. Bu yazıya başlarken bu kadar bilgi dolu olacağını düşünmemiştim. Emek harcanarak yazılmış olduğu oldukça belli oluyor. Yazınız için teşekkür ederim.

  4. Sayın yazar, yazınız biraz bilene yönelik olmuş. Ben de bir bilmeyen olarak çok şeyi merak ettim. Ben de Hüseyni makamıyla ilgilenirim özellikle bağlamada. Ama anlattığınız makamın ve perdelerin hangi müzik aletinde kullanıldığından ve biz bilmeyenlerin bilmediği kelimeler ile noktalardan biraz daha bahsederseniz sevinirim. Elinize sağlık.

  5. Aslında benim de ilgi duyduğum alanlar arasında ancak okurken anladım ki bunları öğrenmek bir yana, yazdıklarını anlamak için bile kırk fırın ekmek yemem gerekiyor. Ellerine sağlık.

  6. Bilgilendirme kısmı biraz meraklısı için aslında. Ve tabi Türk müziği makamlarının bir disiplini olduğunu göstermek için. Ama benim bu seride esas niyetim, her bir makamın insan ruhunu nerelere gütürür ve nasıl etkileri oluru önce kendi üzerimde gözlemlemek sonrasında ise aktarmak .

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Sanat, Sinema & Tiyatro Kategorisinde Son Yazılar