Küçük bir kuşun kanat çırpışları, belki ölmeden önceki son mücadelesi belki de sadece can acısı…
İçimde, o kadar derindeki her kanat çırpınış daha çok yaraya neden oluyor. Kanatıyor. Oluk oluk kanıyorum.
Ama kanayarak değil boğularak ölüyorum. Kendi kanımda, kendi kanım ciğerlerime doldukça… Nefes alamıyorum. Gerçi nefes alsam da her nefes boğazımı ayrı yırtıyor. Oksijen ciğerlerimi yakıyor.
Katilim olmak hoşuna gidiyor, biliyorum. Artık biliyorum. Sadistliğinin eseri olarak beni, ruhumu görüyorsun, hissediyorum. En çok bu boğazlıyor beni. Çok değil kısa bir zaman önceye kadar ben sendim. İçindeydim. Sana adanmıştım. Sense bana kucak açmış, beni kutsalın saymıştın. Asla düşmez zannediyordum gözündeki değerim. Kıymetliydim, kıymetlindim ben senin ya da ben öyle sanıyorum.
Sadistliğinin yanında biraz da bencilsin işin aslında, ben de biraz aptal tabii. Tüm çıkarların uğruna benden vazgeçtiğinde, vazgeçebildiğinde önce asla kabullenmedim, inanmak istemedim. Kabullendiğimde ise pişman olmanın yakın olduğundan neredeyse emindim. Gerçi pek de yanılmadım. Pişmandın. Ama beni kaybettiğine değil, gelecekte sana vadettiğim şeylere pişmandın. Beni geri istemedin o yüzden ben de gelmezdim zaten ki sen başkasını bulmuştun bile. Kızgındım kendime, körlüğüme. Vefanın sende zerre miktar bulunmayışına kızdım her şeyden çok.
Önceden yüreğim kör olsa da gözlerim görürdü. Artık o da görmüyor. Her yer karanlık, kalın bir perde inmiş. Perde biraz aralanmaya başladığında, ışık biraz içeri girdiğinde ise bu sefer ben buğuluyum. Gözlerim ıslak. Zaten ışık da uzun süre durmuyor durdurmuyorsun, perdeyi hemen tekrar kapatıyorsun. Mutluluğa tekrar kapı açılamayacak karanlık günler de yakın zaten, hissediyorum. Ya da fazla ümitsizim bilemiyorum.
Bildiğim tek şey senden gitmeliyim. Sen bende olsan da beni hiçbir zaman sende bırakmayacağını bildiğim için gitmeliyim. Sen bende hep duracaksın zaten. En büyük parçasını kopararak yaşayamaz zaten insan ama gitmeliyim işte. Beni sevmediğini bile bile duramam sende, en azından beni üzmeyeceklere gitmeliyim.
Tek başıma seni kurtaracak güç, sana vicdan kazandıracak, sevmeyi öğretecek o sabır, o irade bende yok maalesef. Birilerinin öğretebilmesi en büyük dileğim senin için. Ama o kişi ben değilim, fazla kırılganım zaten senin için fazla hassas. Hala sevdiğimi biliyorum ama acı o kadar yoğun ki artık o sevgiyi hissetmiyorum. Bir genç kız olarak benden alabileceğin birçok şeyi aldın zaten. Hayallerimi, umutlarımı, planlarımı ve hatta yaşımı aldın benden. Daha sana verebileceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum zaten. Bu kız artık gitmek istiyor sadece camdan yapılma kanatları kırık olmasına rağmen hala çırpınmaya çalışan kuşuyla birlikte.