Ajan 10483, bu romanın baş kahramanı. Lakin kahraman demek doğru olmaz çünkü bu kişi bir psikopat. Bir Psikopatın Günlüğü (İngilizcesi: Three Envelopes) isimli kitabı ise Nir Hezroni’nin ilk gerilim romanı ve bu kitap ile Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesine açılabilmeyi başarmış.
İlk olarak Nir Hezroni’den biraz bahsedecek olursak, kendi sitesinden anladığım kadarıyla kendisi “high tech” olarak tanımladığı ileri teknoloji bilimi ile uğraşıyormuş.
Geceleri de bilim-kurgu ve gerilim konulu kitaplar yazıyormuş. İkinci kitabı olan Bir Psikopatın Talimatları (İngilizcesi: Last Instructions) da anladığım kadarıyla ilk kitabının devamı. Dediğine göre bu kitapların dizisi de çıkacakmış. Ayrıca üçüncü kitabının da 2019’da İbranice yayımlandığını söylemiş ama çevirisi 2021’e ertelenmiş diye gördüm.
Göreceli… Kime göre iyi? Psikopata göre mi bize göre mi? ………. üslubu çok ilginç…
Kitabın konusuna gelirsek, İsrail İstihbarat Teşkilatı benzeri bir kurum var. Bu kurum zeki olarak düşündükleri insanları toplayıp İsrail’in lehine (bazen de dünyanın) olacak durumlar için ajan olarak yetiştiriyorlar. Ama bizim psikopat da bu kuruma alınıyor. Ve kendisine verilen görevleri yapmaya başlıyor. Başta yaptığı görevlerin insanlık için iyi olduğunu düşünerek yapıyor ama sonradan bu durum “kendisi için iyiye” dönüyor.
Bir Psikopatın Günlüğü, bu söz konusu kurumun öldüğünü düşündükleri Ajan 10483’ün tekrar ortaya çıktığına dair kanıt ele geçirmeleri ile başlıyor. Bu kanıt da ajanın 10 yıl önce postaya verdiği, 10 yıl sonra teslim edilmeye zamanlı bir günlük, ajanın günlüğü.
Bir seri katil ağzından kitap okuyup bu kadar kan dondurucu şeyleri “bugün saçımı taradım, çayımı demledim” der gibi dümdüz bir ifadeyle yazması çok ilginç bulunmuş.
Bence bu açıdan da biraz “bu insanların” bakış açısına ışık tutulmuş… yani hep diyoruz ya bir insan bunu yapıp nasıl vicdanı rahat eder vs diye
Bu ajanın psikolojik sorunları günlüğünün ilk sayfalarından anladığımız kadarıyla çocukluğuna kadar gidiyor. Obsesif kompulsif bozukluk gibi birçok psikiyatrik bozukluğu olan bu çocuk, kendini iyi yetiştiriyor. Birçok alanda (yazılım, dil gibi) kendini yetiştiriyor. Ajan olunca da bu yeteneklerini aktif şekilde kullanıyor. Mesela bilgisayar korsanlığı yeteneklerinin önüne kimse geçemiyor. Sistemden yetkisi olmadığı halde kendi DNA verilerini bile silmeyi başarıyor.
Bu yeteneklerini “insanlığın iyiliği için” (güya) insanları öldürürken de kullanıyor. Tabi bu işleri bu kadar soğukkanlı yapması, kitaptaki diğer karakterler için bir merak konusu. Başta biz de merak ediyoruz tabi.
Yani anlıyorsun ki bunu yapan adam fazla bir şey düşünmüyor.
Sonrasında bunun acısını çekecek ya da öncesinde sonunu düşünecek kadar sosyal olarak becerikli yaratılmamışlar.
Bu ajanlar normal bir insanın midesini bulandırabilecek durumlara göğüs germek için yetiştiriliyorlar. Bizim ajan ise bunların yanında bir psikopat olduğu için bu durumları, görevlerini abartarak yapıyor. Mesela bir kişiye mi öldürecek, binayı yıkıyor. Bunu nasıl yaptığını öğrenmek istiyorsanız, işte bu merak da kitabı incelememin minör nedenlerinden biri.
Vahşet var ve katilin olaylar karşısındaki donukluğuna hayret edeceğin bir üslup söz konusu…
Devam kitabını da okuyacağım büyük ihtimalle. Kitap okumayı asla bırakmayın, okumak iyidir👍