Yıllar yıllar önce (çok uzak bir galakside, şaka şaka) bu oyunu çok değerli bir arkadaşım hediye etmişti. Ve bana bu oyunu gamepad (oyun kolu, umarım böyle deniyordur) ile oynamamı tavsiye etmişti. Uzun süre boyunca bir oyun kolum olmadı. Amma velakin bir oyun kolum olduğunda ise bu oyunu oynamaya fırsat bulamadım. Malum 1 hafta önce tatil oldu her şey, benim okulum da. Ben de bu fırsattan istifade artık bu hediyeyi bir değerlendireyim diye düşündüm. Şahsen yeni kitaplara ve yeni oyunlara başlarken çok heyecanlanırım. Çünkü yeni şeyler insanı heyecanlandırır, sevindirir. O yeni şeyin bilinmezliği (Covid-19 gibi) bazen de insanı korkutur. Brothers: A Tale of Two Sons isimli bu oyunda hepsini yaşadım desem?
Türkçeye “Kardeşler: İki Oğulun Hikayesi” şeklinde çevirebiliriz. Tabi direk çevirince biraz saçma olabiliyor.
Oyunun konusuna gelirsek; anneleri yakın zamanda balıkçı teknesinden düşerek denizde kaybolan 2 oğlan çocuğunun babaları hastalanıyor. İki çocuk bir tezgâh arabası kullanarak babalarını en yakındaki doktorun yanına götürüyorlar. Doktor da onlara bu hastalığının ilacının kendisinde bulunmadığı ve onlara bulup getirmeleri gerektiği söylüyor. Böylece iki kardeşin macerası başlıyor.
Oynayışa gelirsek iki çocuğu aynı anda yönetiyorsunuz üçüncü bakış açısından. Yön tuşları ile hareket ettiriyorsunuz ve iki kardeşin ayrı ayrı etkileşim tuşu var. Yani bir kardeşi 5 tuşla yönetebiliyorsunuz. Oyun da bulmaca şeklinde ilerliyor. Mesela kapalı bir kapıdan geçmek için küçük kardeş Nayi parmakların arasında geçip diğer taraftan kapıyı açması gerekiyor. Bir yerden tırmanması için de büyük kardeş Naya ona yardım ediyor. Böyle böyle ilerliyorsunuz.
Oyunda devlerle, keçilerle, bilim insanlarıyla ve daha başka nice yaratıkla karşılaşacaksınız. Değişik değişik insanlar ve olaylar olacak. Öyle anlarla karşılaşacaksınız ki oturup ağlayabilirsiniz. Tabi oyunun evreni biraz fantastik, bunu da belirteyim. Hüzünlü ve sevinçli anlarla karşılaştığınız olacak ya da birilerine yardım ettiğiniz. Brothers: A Tale of Two Sons böyle ilerleyecek işte.
Oyunun havasına gelirsek, genelde dağlarda geçiyor gibi. Çünkü aradığımız şey yukarılarda. Ama çok çeşitli mekanlar var gerçekten. Yani bir dağdan diğerine geçiyorsunuz, bu doğru ama aralardaki mekanlarda da oynama süresi bir o kadar uzun tutulmuş. Grafikler ise bir 3D platform oyunu tadında. Yani gayet güzel. Manzaralar ve müzikler harika.
Ayrıca iki kişi oynamak isterseniz hem klavyeden hem de oyun kollarına farklı tuşları entegre ederek oynayabilirsiniz. Brothers: A Tale of Two Sons oyununu ben tek oynadım ama iki kişi oynamanın da eğlenceli olacağını düşünüyorum. Haydi iyi günler.
Ekrem’in içerisinde ciddi bir oyun sevgisi var. Böyle bir oyun dergisinde aylarca sevdiği oyunları anlatabilir gibi bir hissiyat bırakıyor bende 🙂
Aslında cidden etkilendiğim oyunların tanıtımını yazıyorum. Bu güzel bir oyun. Öyle diğer FPS, RPG ve MOBA oyunları gibi rekabetçi oyunlardan pek etkilenmiyorum. Onlar rekabeti ve hırsı kötü yönde arttırabiliyor. Tilt olmak diye bir terim var mesela. Bu oyun da kardeşinizle oynamak için güzel, tavsiye ederim
Ekrem dostum bu hikaye bir harika. Ağlatmıştı beni.
Gerçekten güzeldi, herkese tavsiye ederim.