Finlandiya, kendi eğitim sistemi üzerinde reformlar yapmaya 40 yıl önce başladı. Bugün Finlandiya’nın okul sistemi; dil, matematik ve bilim üzerine 15 yaşındaki çocuklara uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) testine göre en gelişmiş ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. En ilgi çekici olan şey ise Finlandiya’nın bu başarısını eğitimin alışılmış ve kabul edilen kurallarını yıkarak yapmış olmasıdır.
Fin çocukları gelişimsel olarak okumaya hazır olmadan yani yedi yaşına kadar okula başlamıyorlar ve okula devam süresi yalnızca dokuz yıllığına zorunlu. Okul günleri kısa, dersler az ve ev ödevleri oldukça az sayıda. Zorunlu genel testler bulunmuyor ve öğrenciler okullar ya da bölgeler arasında sıralama, karşılaştırma ve rekabete tâbi tutulmuyorlar
Lakin Finlerin %93’ü akademik veya mesleki liselerden mezun ki bu ABD’ye göre %17 daha fazla. Öğrenciler yüzde altmış altı oranında yüksek öğretime gidiyorlar ve bu Avrupa Birliğinde en yüksek oranı teşkil ediyor. Ayrıca Finlandiya her öğrencisine ABD’ye oranla %30 daha az para harcıyor.
Diğer ülkeler Finlandiya’nın bu başarısından neler öğrenebilirler? İşte bununla ilgili çıkarılabilecek üç ders:
İçindekiler
Çocukların oynamalarına izin verilmeli
Finlandiya’daki öğrencilerin günde sadece üç ya da dört dersleri bulunuyor. Buna rağmen havanın nasıl olduğu umursanmaksızın genellikle dışarıda geçen birkaç teneffüsleri de var. Bu 15-20 dakikalık aralar çocukların öğrendiklerini sindirebilmelerini, oynamalarını ve temiz havada egzersiz yapmalarını sağlıyor. Yapılan araştırmalar çocukların hareketli olmaları ve fiziksel olarak öğrenmeye karşı aktif olmaları gerektiğini gösteriyor. Çok fazla oturan çocuklar konsantrasyonunu kaybediyor. Öğrencilerin sınıfta az zaman geçirmeleri öğretmenlerin de işine yarıyor çünkü bunu düşünme, plan kurma ve dersleri ayarlama amacıyla kullanabiliyorlar.
Öğretmenlere biraz değer verilmeli
İlkokul öğretmenliği Finlandiya’da en çok istenilen mesleklerden birisi ve kazanabilmek için yüksek notlar gerektiriyor. Öğretmenlik programlarına başvuranların yalnızca %10’unu kabul ediliyor ve her yıl binlerce kişi geri çevriliyor. En iyi ve parlak adaylar, bir seri mülakattan ve kişisel analizlerden geçiriliyor ki bu, kişinin öğretme becerilerini ve doğal yeteneklerini ölçmek için tasarlanmış. En yüksek notlara ve öğretmenliğe karşı doğal bir yeteneğe ek olarak ayrıca tüm öğretmenler yüksek lisans derecesine sahip olmak zorundalar. Fin öğretmenlerin bu ileri lisans gerekliliği onları bir doktor veya avukatla aynı statüye taşımaktadır.
Bu üniversite programlarına sadece öğretmenliğe yetenekli kişilerin kabul edilmesinin yanı sıra öğretmenler çok donanımlı ve eğitimliler. Ayrıca ebeveynler öğretmenlere karşı derin bir saygı ve güven içerisindeler. Çocukların ilgilerine karşı öğretmenlerin en iyisini yapacağına dair ebeveynlerin güveni ve inancı var. Öğretmenler yenilikler yapmakta serbest ve bürokrasi ya da aşırı yönetmeliklere karşı da özgürler.
Öğrencilere karşı olabildiğince bireysel ilgi gösterilmeli
Finlandiya’daki sınıflar oldukça küçüktür. İlkokulda öğrenciler genellikle altı yıllık eğitimlerinde hep aynı öğretmenle devam ederler. Öğretmenler öğrencilerinin bireysel ihtiyaçlarını ve öğrenme tarzlarını yakından bilir. Zayıf öğrenciler erkenden tespit edilip fazladan destek verilir. Fin eğitim sistemi genel olarak samimiyeti, işbirliğini, teşvik ve değerlendirmeyi uygular. Öğretmenler baskı ve kontrol yerine öğrencilerin neye ihtiyacı varsa o şekilde davranırlar.
Finlandiya’daki eğitim sistemi bir öğretmenin şu cümleleriyle özetlenebilir: “Biz öğrencilere nasıl öğrenmeleri gerektiğini öğretiyoruz, testleri nasıl geçmeleri gerektiğini değil. Onları, test sonuçlarından öğrenmek yerine kendilerinden öğreniyoruz.”
Çeviri
Yazar: Zandre Campos
Çeviren: Nihat
Orjinal Metin (05/08/2017)
Özellikle oyun kısmı çok önemli. Derslerin içinde boğuşan çocuklarımız yeterince oyun oynayamıyor maalesef.