Gök gözlü kuşlar uçarken mavi göklerde
Bir ağaç sarıldı toprağa, milyonlarca kökle
Çiçeğinden, tomurcuğundan bir hayli emin
Halbuki sarı yapraklar dökmüştü demin!
Ağacın kalbinde, bir adım uzaktaki bir servi
Servinin kalbiyle birlikte atardı kalbi
Ama hasretin gönülde yer tutan ateşi
Kısaltamadı iki gönül arasındaki mesafeleri
İşte böyle bir ağacın hasreti, insan gibi
Gök yokuşta toplanmış yıldızlar misali
Uzaklaştıkça değil, yıllar boyu
Düşündükçe çoğalıyordu
Ağaç serviyi görüp de dokunamamanın
Acısıyla kanarken içten içe,
İstisnasız her yıldız kayarken
Tüm kalbiyle inanıyordu tuttuğu dileklere
Günler geçti, mevsimler değişti
Çiçekler açtı, meyvelerden güzel
Hasret bir kalbi güzelleştirirdi
Hasret ki bir damlada gizli denizdi
Hasretti kuşların göçe özlemi
Hasretti bir şairin sözleri
Hasretti bir çocuğun gözleri
İnsanca yaşamaya, sevmeye hasretti
Ağaç sevdiğine dokunabilmek için
Yıllarca bekledi
Geceyi değil daima güneşi gözledi
Baktı ki yıllar kısaltmayacak mesafeleri
Baktı ki kolları yetişmeyecek
Sevdiğini sarmaya,
Baktı ki yetmeyecek yaprakları
Serviye uzanmaya,
Ümitsiz halde çekildi yer altına
Bir anlam verebilmek için hayatına
Kendini aradı yıllarca,
Sonra bir anda gelen bir fikir gibi
Gördü hasret damlasında ki denizi
Ve köklerinden başlayan imkansızlık direnişi
Servinin köklerine erişti
Ağaç ki hasretin büyüsünü sezmişti
Ağaç ki hiç durmayan zamanı
Uzaklığın imkansızlığını
Çareyi içinde arayarak yenmişti
Ağaç ki;
Bir dev gibi dimdik durarak
Ağaç ki;
Kuşlar gibi göğe uzanarak
Ağaç ki;
Bir ağaç gibi
serviyi sevmişti…