Bazı sorular vardır soranın da cevabını bilmediği. Geçmişten gelen pişmanlıkların, keşkelerin ah-u vahında gelecekten beklentilerle, ümitlerle süregelip giden bir yol; Hayat Yolu. Kimi zaman nedensizdir davranışlarımız. O yüzden cevabını bulamayız. Bir arayıştır aslında yanıtımız. İçimizde sakladığımız yüzleşemediğimiz yanımızın kontrolü ele alıp emirlerine itaat etmemizdir nedene el cevap olan. Bir ihtiyaçtır, belki bir yoksunluk, bir yoksulluktur belki de zenginleştirmeye çalışılan. En çok ihtiyacını hissettiğimiz şeyin o an yanımızda olmayışından dolayıdır akan gözyaşımız. Nice hayallerin zirvesine ulaşamamış olduğumuzdan dolayıdır hüznümüz. Bir beklenti içine gireriz neyi beklediğimizi bilmeden. Bir yola koyuluruz adresi öğrenmeden.
Engellerle karşılaşınca oflayıp püfler, batsın bu dünya der; rahata erişince de oh be dünya varmış deriz. Sıkıntılarla karşılaşınca ellerimizi semaya açıp sızlanarak dua ederken, bizi rahata kavuşturan Rabbim’ize şükretmeyecek kadar da cimriyizdir aslında. Nice günlerin, sonrası yılların planını yapar, işimize gelmeyince de aman üç günlük dünya zaten der, kestirip atarız. Nice sıkıntılar dolar içimize de boğulmak üzereyizdir. Bir çıkış kapısı, bir imdat eli arar gözümüz. Annemize, babamıza, kardeşimize, en yakın arkadaşımıza kimimiz psikoloğa gidip içini döküp boğuntudan kurtulmak ister. Halbuki unutmuşuzdur şu hakikati: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”
Bir ihtiyacını giderene, sana bir iyilik yapan kimseye dahi bir teşekkür ederken; sana, bana, tüm gelmiş geçmiş bütün insanlara şu eşsiz, kusursuz, eksiksiz, içinde milyarlarca hikmeti barındıran şu bedeninin teşekkürünü bize verene yapmayacak kadar bencilizdir. Bir hikmeti bin teşekküre mukabil iken milyarlarcasının ne kadar teşekküre mukabil olduğunu sen hesap et. Peki nasıl ödeyeceğiz bu borcumuzu dersen (dememiz de kesinlikle gerekir) Namaz, Oruç, Zekat, Fitre, Sadaka…
Her insan güzel, sevdiği anların bitmemesini ister. Bir ömür mutlu olmayı diler. Huzur içinde stresten uzak, rahat ve daha uzun yaşamanın yollarını arar. (buna bir Amerikalı iş adamının 6 kalp, 3 böbrek, 2 ciğer nakli yaptırması ve 200 yaşına kadar yaşama isteği delildir.) İşte tam bu sırada, ‘evet sonsuz bir hayatı-saadet vardır ve bunu kazanmanın koşulları sana pek hafiftir’ dense elbette ki her insan bu bedeli ödemeyi tercih edecek ve bu hayatı-saadeti kazanmanın her koşulunu eksiksiz yerine getirmeye çalışacaktır. İşte bu hayatı saadet yeri Ahirettir. Dünya yolundan geçip ölümle sonlanıp yolun sonunda asıl yaşam yeri olan ahirete intikal eder. Ahireti kazanmanın koşulları İslam’ın emrettiklerini yerine getirmek yasaklarından da uzak durmaktır. Hakikatte her insan için yaşamı düzenleyen bu kurallar bütünü gayet hafiftir. 24 saatlik bir gününün 1 saatini namaza ayıran ademoğlu ahireti kazanma yolunda çok çok önemli bir yolu kat eder ve İnşallah Allah’ın rahmetiyle cenneti bakiyi kazanabilir. Okuyup, anlayıp, yaşayıp ebedi saadeti kazanma duasıyla İnşallah.
Yazarın ellerine sağlık, rahatlatan, ümit veren bir yazı olmuş…
Elinize sağlık sayın yazar.