Hepimiz zaman zaman karamsarlığa kapılırız. İnciniriz. Yalnız kalırız. Bunların hepsi neredeyse her insanın farklı dönemlerde tecrübe edeceği gerçeklerdir. Peki, herkes farklı bir hayat yaşarken bu acımasız gerçeklere nasıl ortak bir çözüm bulabiliriz. Ben size umut diyeyim, siz bana sanat deyiverin. Ben parça parça düşündüğüm şeyleri bir bütün halinde yazmaya çalışırken canınız nasıl isterse, gönlünüz nasıl arzularsa içinizden kendi hayatınızı öyle okuyun, öyle düşünün siz de.
Sanatçı umut eder efenim. Sanatçı yılmaz. Şair usanmaz. Ressam onca siyah lekeden sonra bıkmaz. Sanat, sanatçı içindir. Sanatçıysa umut için. Birisi eksilse yarım kalır yaşananlar. Her şeye rağmen tüm bu yarımları her daim çocukların umudu tamamlar.
Çocuklar bu dünyaya inanır. Oyun oynarken arkadaşına inanır. Her şeyden önce anne, babasına inanır. Büyüklerine inanır çocuk. Onlar ne fısıldarsa kulağına, çocuk bangır bangır bağırır sokakta. Biz de çocuklara inanmalıyız. Onların bize inandığı gibi saf, temiz, yaşanabilir, karşılıksız.
Umut en çok ihtiyacı olana yakışır. Umut bize yakışır. Yarınlarımızı göremezken, görüyor gibi umut etmek bize yakışır. Yarınlar da güzel günler de görür müyüz diye sormadan. O güzel günler neredeyse elinden tutup ben getireceğim demeliyiz.
Bir şeyler düzelsin diye sürekli birbirimizden beklediğimiz için değişmiyor, değişecek olanlar. Yapmak istediğimiz şeyleri ertelemek yerine başlayarak bir adım atmalıyız. Ne kadar geç başladığımızın bir önemi yok. Çünkü başlamadığımız her an biraz daha fazla geç kalıyoruz. En yakın zamanda umut etmeye başlamalıyız. Bir şeylere inanmaya başlamalıyız. İyi insanlara, iyiliğe inanabiliriz. Size ve yaşadığınız dünyaya umut ekleyecek her şeye, her güzel şeye inanmak bizi uçurumun kenarından kurtarır. Efendim birileri çaya inanıyormuş, birileri oralete inanıyormuş inansın efendim, bırakın o da ona inansın. Eğer aynı güzel geçmiş günlerin umut eden ortak kökleriysek bizi bütünleştiren her güzel şeye inanmak bizi daha güçlü kılar.
Önce kendimize sonra da birbirimize inanmalıyız. İyi olacağımıza inanmalıyız. Dudaktan söylenen sahte bir yemin değil tebessümle pekişen gerçek bir gülümsemeyle söylemeliyiz. Biz birbirimize inanıyoruz. İşte, sizde inanın bize…
Selam olsun,
Umut yokken
rüyalarda, dahi yorulmuşken
Güneş olanlara;
Katılaşmış yüreklere de
Yağsın diye yağmur
Bulutlar gibi diyar diyar
Gezenlere;
Renklerin en çok mavisini
Kuşların en çok özgür olanlarını
Sevenlere;
Zalime değil, alın terine
Güçlüye değil, haklıya
İnananlara;
Velhasıl sonbaharken gördüğümüz
Can suyu verip ömür ağacına
Yeşertenlere;
Selam olsun!..