Aylardan kasım, günlerden perşembeydi. Ankara’da sonbahar yer yer ayaza keserdi. Gündüzleri eser, geceleri esmese de insanın içini üşüten bir soğuk her yeri sarardı. Dışarısı böyle soğukken evler, evdeki odalar küçüldükçe küçülür, daraldıkça daralırdı. İnsanın içine bir kasvet çökerdi. Bu kasvetin tek çıkar yolu dışarı çıkıp soğuk havayı ciğerlerine doldurmaktı.
Bu düşünceler aklında, montu sırtında bir adam… Yol arkadaşını aradı ve buldu. Adam ve yol arkadaşı yola koyuldu. Amaçları dertsiz, tasasız bir yürüyüştü. Yanlarında ise safi dert, akıllarında çözüm bekleyen sorunlar vardı. Durum böyleyken en iyisi sessiz bir yürüyüştü. Öyle de oldu. Tek tük sorular soruldu ve bitti. Sonra sessizliği kimse bozmadı. Böylece ikisinin de yüzüne sessiz bir çığlık gizlendi. Yol uzun mu uzundu, hava soğuk mu soğuk…
İki arkadaş yol boyunca göz göze gelmemeye çalışarak yürüdü. Elleri ceplerinde sıcaktı. Ancak içlerini üşüten bu soğuk katlanılır gibi değildi. İçi sıkılan adam yerde bir meşe palamudu gördü. Görür görmez aniden palamuda bir hamle yaptı. Palamut yol boyuncu dümdüz ilerledi. Adam az sonra palamuduna tekrar kavuştu. Bir tekme daha savurdu. Palamut bir kez daha yol boyunca dümdüz gitti. Ancak bu sefer adamın değil de yol arkadaşının tarafına-önüne geçti. Adam palamuda bir tekme daha savurmak edasıyla gözlerini meşe palamudundan ayırmaksızın yürüdü.
Palamut onun palamuduydu artık. O içinin sıkkınlığını geçirmiş ona bir meşgale ve uğraş sunmuştu. Dikkatinin dağılması sıkıntısını gidermişti. İşte bu yüzden meşe palamudunu sevmişti.
Adam meşe palamuduna bir tekme daha savurmak için arkadaşına lisanı hal ile rica etti. Arkadaşı bu çocukça oyundan sıkılmış olacak ki palamudu ayağının altına aldığı gibi ezdi. Biraz duraksayıp çıtırdamasını duymak istercesine tekrar bastı.
Bu kısa kıyım, yol arkadaşının gözünde değer dahi görmeksizin geçti ve bitti. Yol arkadaşı için katlanılmaz olan bu meşgale değersizdi. Adam için değerli olduğunu bilerek mi ezdi bilmeden mi ezdi bunu bilmek ise imkansızdı.
Adam bir anda neye uğradığını şaşırmıştı. Yol arkadaşından bunu hiç beklemiyordu. Kalbi kırılmıştı. Palamudu ezilmişti. Adam uzaklara tekrar bakmaya başladı. Bu sefer gözleri, oyalanabileceği yeni bir palamut aramıyordu. Uzaklara baktı ve uzun uzun mütemadiyen daldı.
Devamını bekliyoruz.:)