“Biz evde kalıyoruz ve evde kal diyoruz. Hep beraber uyalım ve kalalım.”
Ben anneyim, şu günlerde evlatlarımın kokusu daha hissiyatlı geliyor burnuma, bazen seyre dalıyor ve ölümün kokusunu seziyorum, o haberleri izleyince aslında ölümle dip dibe olduğumun farkına varıyorum.
Ben babayım, şu günlerde çalışıyorum, eşime evladıma hastalık getirmemeye çalışıyorum, ekmeğimi çıkarmak için de çalışıyorum. Benim sorumluluğum evlatlarımı korumak…
Ben doktorum, acil servislerde nöbet tutuyorum. Bu amansız hastalık için bekliyorum; maskemi taktım hatta maske taktığım için yüzümde birçok yara oluştu fakat onlarca insan daha önemli yaralarımdan. Hastalık daha fazla insana yayılıyor, kronik hastalıklı olanlar, yaşlılarda daha çok seyrediyor. Ve biz de seyrediyoruz çünkü hiçbir tedavisi bulunmadı, bu süreç çok zor bir süreç. Tedavisi olmayan bir virüs insanları ele geçiriyor. Bir insanın ölüsünü bile uğurlayamaması, ona son kez veda edememesi… Bundan daha acı çok az şey var bu dünyada ve biz doktorlar her gün bu acıyı tadarak yaşıyoruz günlerimizi.
Ben işçiyim, bir fabrikada çalışıyorum; nihayetinde fabrikada o yüzlerce insanın arasına girmek için sokağa çıkıp servisimi bekliyorum. Sokağa mümkün olduğunca çıkmayın deniliyor fakat başka çare yok, tek korktuğum fabrikadan evime geldiğimde bu hastalığı aileme taşımak… İnanın şu günlerde başka derdim yok.
Ben öğrenciyim, bir belirsizliğin içinde sürükleniyorum. Bir cuma akşamı okullara iki hafta ara verileceği söylendi, apar topar hazırlandım, okuduğum şehirden evime dönmek için, iki haftalık bir süre olduğu için yurttan pek fazla kitap almadım, şu günlere iki haftaya ek olarak bir aylık ara verildi eğitime. İnternet üzerinden eğitim veriliyor. Evde yatıp kalkıp aynı şeyleri yapmak çok bunaltıcı geliyor insana. Bu hastalık çok kötü oldu, çok…
Ben esnafım, bir lokantam var… Kapandı… Rızkımızın peşindeyiz, hayırlısı…
Ben kuaförüm, benim mesleğim insanların saçlarına şekil vermek, bu hastalık mesleğimi bir süre dondurdu, umarım kısa bir süre olur…
Ben polisim, şu günlerde yaşlı, tonton amcalara teyzelere hizmet ediyorum. Sokakta gördüklerime ceza yazıyorum, ah be teyzecim ben keyfime mi yazıyorum? Çok işimiz oluyor, suçlulara kelepçe takmak bile temas gerektiriyor. Şu günlerde polisler arasında da yayıldığı söylentileri dolanıyor, açıkçası korkmamak elde değil. Tehlikedeyiz, tüm dünya tehlikede.
Ben ihtiyarım, torunlarımı göremiyorum, kapandık kaldık eve yahu! Bu nasıl hastalık böyle? Sirkeli su, ıhlamur, nane limon da fayda etmiyor diyorlar. Hani gripten farkı yoktu bunun? Otur otur evde patladık canım Allahallah! Kahveye bile gidemez olduk.
Ben öğretmenim, benim görevim öğrencilerime ders anlatmak fakat bu hastalık dolayısıyla görevim yarım kaldı. Şu günlerde elimden gelen tek şey onlara ve velilere moral olmak…
Ben yurdundan ayrı kalmış, ailesinden ayrı kalmış bir feryadım. Eğitimim için yurt dışındaydım ve birden dünyayı saran bu hastalık burayı da sarıverdi. Ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Burada, bir başıma ve çaresizce kaldım, bekliyorum. Bu günlerin geçmesini bekliyorum…
Ben sevdiğine şehirlerce uzak kalmış bir kalbim, hala çarpıyor kalbim, daha yenemedi bulamadı beni virüs. Her gün dua ediyorum, sevdiğimi de bulmasın diye. Her gün hayal ediyorum ona kavuşmayı. Bu en uzun ayrılığımız olacak. Ruh her zaman birliktedir de bedenlerin birlikte olması, en azından aynı şehirde olmak, daha yakın olmak çok farklıymış. Hele bu umman hastalık geziniyorken ortada, ona bir şey olacak korkusu, kalbi acıtıyor. Televizyondaki haberler, ölü sayısının artışı kursakta öyle bir acı hissettiriyor ki…
Ben hastalığı taşıyorum, şuan tedavi görüyorum, hamileyim. Evladım için savaşıyorum. Tedavisiz, insanı nefessiz bırakan bir acı bu. Gözyaşlarım içime akıyor. Direnmekten yoruldum. Nasıl olduğunu, nasıl beni ele geçirdiğini bile bilmiyorum. Çok korkuyorum. Eşime sarılamıyorum, annemi babamı yaklaştırmıyorlar. Dokunduğum hiçbir şeye dokunmuyorlar. Beni ayakta tutan tek şey evladım. Dayanmak zorundayım…
Bunca insan bu kadar şeye dayanıyorken lütfen siz de toplum, insanlar ve dirayet için evde kalmayı deneyin. Ancak el ele verirsek yeneriz bu tanksız topsuz düşmanı. Unutmayın bu hastalık çok ciddi, her an size bulaşabilir. Vaka sayısının artmasını önlemek için lütfen evde kalın, yakınlarınıza evde kal deyin, kendinizi ve diğer insanları koruyun…
Bu yazı, Evde Kal Türkiye Parlak Jurnal Yazı Yarışmasında 22. olmuştur.
Ceylan Vural