Birçok farklı konu özelinde Felsefi çalışmalarıyla adını duyuran Nurettin Topçu, Fransa’da doktora tezi olarak sunduğu “İsyan Ahlakı” eserinde “yeni bir ahlak felsefesi” oluşturmaya çalışmıştır. Ahlak sistemlerine getirdiği eleştiriler ve kökenleri itibariyle yaptığı tenkitlerin çok fazla sayıda olması, birbirleri arasında tutarlılık bulunması ve aynı zamanda yeni bir tanımlama yapması da değerlidir. Ortaya koyduğu ideal olarak tanımladığı evrensel ahlak kavramının birden fazla sacayağı vardır. Bunlardan birincisi bireysel bakış olurken iyilik kavramına bugüne kadar olan bakışları da eleştirir.
İçindekiler
Evrensel Ahlak Ölçütü İyilik Kavramı
“Mutlak” aramayla başlanılan Felsefe genel itibariyle yasalar çerçevesinde şekillenir ve ilk filozoflardan itibaren yeni unsurların çıkarılmasıyla her seferinde tekrardan düzenlenir. Burada ahlaki açıdan önemle üzerinde durulan husus ise iyilik kavramıdır. Başta Sokrates ve Platon gibi baş tacı tutulan filozofların belirttiğine göre iyilik ile bilgi arasında paralel ilişki vardır. Kısaca değinmemiz gerekirse bir kişinin iyilik yapabilmesi için bilgi şarttır. Bilginin eksik olması halinde ise kişinin kötülüğe meyil edeceği ve ahlaki açıdan kusurlar işleyeceği söylenir. Yani, kötülüğün ortaya çıkması, ahlaki eksiklik hallerinin tamamı bilgi eksikliği kaynaklıdır. Nurettin Topçu ise İsyan Ahlakı eserinde bu durumun eksik olduğunu dile getirir. Yalnızca bilgiye sahip kişilerin devamlı iyilik yapabileceğini düşünmek iyi niyetten öteye geçmeyecektir. Kişinin ahlaki açıdan iyilikler sunmasında en önemli kavramı ise hareket olarak açıklanır. Peki, Hareket Felsefesi ile ne ifade edilir?
Nurettin Topçu’nun Hareket Felsefesi Bakışı
Genel çerçevede bakıldığında ilk olarak Fransız düşünür-yazar Maurice Blondel tarafından kullanılagelen Hareket Felsefesi, Nurettin Topçu’nun gözünde ise biraz daha farklı şekillenir. İdeal bir ahlak felsefesinin ortaya çıkabilmesi için sorumluluk kavramı belirleyicidir. Burada bahsedilen sorumluluk ise toplumsal değil, ferdi bakış açısıdır. Kişinin bilgiyle birlikte harekete geçmesi sonucu yapacaklarına sorumluluk alması olarak bakılmalıdır. Bunun artı ve eksi sonuçları olacaktır. Buna göre davranılması da kişinin toplum nezdinde evrensel ahlak yasası sorunsalını ortaya çıkaracaktır.
Bireysel Bakış Açısı
Ahlak ideali açısından en önemli husus ise muhtelif ahlak olarak öne çıkar. Çünkü toplumların şekillendirilmesinde kullanılan hemen tüm evrensel ahlak yasaları veya kuralları, bireyi değil, toplumu esas alır. Toplumun korunmasıyla bireyin de korunacağına inanılır. Ancak bu durum yalnızca sosyal vazifelerin ve görevlerin “itaat” olarak algılanmasını beraberinde getirecektir. Toplumsal istekler ön planda olacak ve toplum yararına bir şeyler yapmak isteyenlerin her zaman başarılı olması sağlanacaktır. Nurettin Topçu, daha özgür ve bireyci bakış açısıyla bakarak bu durumun ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Bireyin fert olarak ele alınmasıyla vicdani açıdan körleşme olmayacak. Bireyin değerli kılınması ise hürriyet kavramını da kaçınılmaz kılacak. İnsan denilen mahlukat her ne kadar toplumsal bir şekilde yaşamını sürdürse de ferdi hayat yaşamaktadır diyen Topçu, bireysel bakış açısıyla ideal bir evrensel ahlak görüşünün inşa eder. Bir ferdin toplum için feda edilmesi, bir grubun komple yok edilmesi, bireysel kazanımların önemsiz hale gelmesi, insanların toplum içindeki rollerine göre tanımlanması sonucunda büyük çöküşler yaşanmış, yaşanmaya devam etmektedir.
Evrensel Ahlak ile Hürriyet İlişkisi
Evrensel ahlak yapısı açısından hürriyet kavramı ayrı tutulmayan bir unsurdur. Kişinin iradesine ipotek koyan tüm unsurların kaldırılması gerekli olurken kibir, gurur başlıcalarıdır. Ayrıca toplumsal baskı, sosyal dayanışma anlayışı veya itaat sorunsalı da en önemli düşman unsurlar olarak tanımlanır. Kişinin özgür bir şekilde karar vermesi, bireysel olarak isteklerini yerine getirmesiyle çok daha iyi sonuçlar alınacağını vurgular.
Sonuç
Devamlı olarak bir grubun, yapının ya da topluluk içindeki lidere göre pozisyon alınması, genel kaidelere aykırıdır. Toplum tarafından oluşturulan her unsur iyi olmayacağı gibi toplumun dışladıklarının tamamı da kötüdür denilemez. Bundan ötürü mutlak iyiliğin bulunması, ideal evrensel ahlak felsefesi değerlendirilmesi yapılması için ölçüt toplum olmamalıdır. Bunun olmaması için ise ahlaklı olmanın bilinmesi değil, ahlaklı olunması gerekir. Bu husus ise ancak sırf vaziyet fikriyle ortaya çıkarılmaz. İnsanın harekete geçmesi adına yalnızca sorumluluk yeterli değildir. Topçu’ya göre “ahlaki hakikatler, olgu değil, zaruret hakikatleri” olarak yorumlanır. Temel hareketin gayesi ise insanın en mükemmel şekle ulaşmasıdır. Topçu tarafından belirtilen “isyan ahlakı” ise insanın mutluluk, fayda, kazanç peşinde koşmasına olan isyanı temsil eder. Mükemmellik için mutlaka esaret kapılarının kırılması, sonsuzluk olan hareketin kavranması şarttır. Sonlu olan her şeye başkaldırı gerçekleştiren insan, ahlaki açıdan üstün olacaktır.
Yazar: Dilara MURAT
Bu yazı, Evde Kal Türkiye Parlak Jurnal Yazı Yarışmasında üçüncülük ödülünü kazanmıştır.
Kaynakça
Topçu, Nurettin, İsyan Ahlakı, Dergâh, 2015, İstanbul.
Topçu, Nurettin, İradenin Davası Devlet ve Demokrasi, Dergâh, 2015, İstanbul.
Joseph, Bochenski, Felsefece Düşünmenin Yolları, Bilge Su Yayıncılık, 2011, Ankara.
Pınarcık, Elif, Nurettin Topçu’nun Din, Ahlâk ve Siyâset Anlayışı, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2019, Konya.
Elinize sağlık. Gayet başarılı bir yazı. Tebrik ederim.
Çok doyurucu bilgilerin yer aldığı kaliteli bir yazı. Tebrikler