İçindekiler
1. Çocuk Felci Aşıyla Engellenebilen Ciddi Bir Hastalıktır!
Henüz COVID-19 pandemisi başlamamışken annemin memleketi olan Denizli ili Çameli ilçesi Güzelyurt köyündeydim. Annem ve köy ahalisinden edindiğim bilgiler ve hastalığı bizzat geçirmiş olanlarla yaptığım röportajlar doğrultusunda aşı ile ilgili bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.
1963 yılında ülkemizin rutin aşı şemasına girmiş bulunan, Çocuk Felci (Poliomyelit) hastalığına karşı uygulanan Oral Polio Aşısı 1974 yılında yani Kıbrıs Harekâtı’nın yapıldığı sene buraya gelmedi ve uygulanamadı. O yıl köyde üç çocuk aynı zamanlarda hastalığa yakalandı ve maalesef hayatları boyunca tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşamak zorunda kaldılar. Ben de bu üç çocuktan ikisini buldum ve kendileriyle yaptığım görüşmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
SEFER BEY:
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Sefer Değirmenci, 49 yaşındayım. 1971 yılında Denizli Güzelyurt Köyünde doğdum.
Hastalığa ne zaman ve nasıl yakalandınız?
Olay 1974 yılında gerçekleşti. Ben hastalıktan önce gayet sağlıklı yürüyebilen bir çocukmuşum. 1974 yılında birden ateşli bir hastalığa yakalanarak yaklaşık bir ay komada kalmışım. Altı ay doğru düzgün kendime gelememişim. Sonrasında yürüyemediğimi fark etmişler. Ben bunları hayal meyal hatırlıyorum. Babam beni Eğirdir Kemik Hastanesine de götürmüş. Doktorlar çocuk felci tanısı koyarak o yıl Türkiye genelinde aşılanmayan 20.000 çocuktan birinin ben olduğumu söylemişler. Anladığım kadarıyla Kıbrıs Harbi dolayısıyla Türkiye’ye aşı gelmemiş. Bizden önce zaten yapılıyordu, bizden sonra da aşı geldi ve ücretsiz olarak çocuklara yapıldı. Maalesef bizim köyde üç çocuk aşı olamamıştı ve üçümüz de hastalığa yakalandık. Daha sonrasında hastalığım yüzünden imkanlarımızın da yetersiz olması dolayısıyla okula gidemeyerek okuma yazma öğrenemedim.
Küçüklüğünüzden hatırladığınız bir anı var mı?
Kendimi bildim bileli hep tekerlekli sandalyedeyim. Küçükken arkadaşlarım hep aralarına alırlardı, beni hiç yalnız hissettirmediler.
En büyük hayaliniz nedir?
En büyük hayalim yürüyerek kahveye gitmek. Ayrıca yeni yerler görmeyi, gezmeyi çok seviyorum ve istiyorum. Bir ara engellilere yardım eden bir dernek sayesinde bazı şehirleri gezme fırsatı bulmuştum.
Aşı karşıtları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aşı çok önemli bir şey. Önemli olmasa devletimiz yaptırır ve tavsiye eder miydi? Şimdi çevremdeki çocuklara, akrabalarımın çocuklarına söylüyorum ve herkese de tavsiye ediyorum. Lütfen çocuklarınıza aşı yaptırın.
HATİCE HANIM:
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Hatice Kaya, 48 yaşındayım. 1972 yılında Denizli Güzelyurt Köyünde doğdum.
Hastalığa ne zaman ve nasıl yakalandınız?
Ben yürümeye yeni başladığım dönemlerde yani 1-1.5 yaşlarındayken (1974 yılında) köyde, evimize bir misafir gelmiş. Beni kucağına alıp sevmiş. Üç gün sonra ben ateşlenip yatağa düşmüşüm. Boynum dahil hiçbir yerimi oynatamıyormuşum. Annem ve babam köyde olmadığı için bir hafta gecikmeli olarak doktora gitmişiz. Bu arada benim o yıl aşım yapılmamış. Tabi ben görüyor, ağlıyormuşum. Doktor İzmir Ege Üniversitesine sevk etmiş. Orada önce 6 ay takip edilmesi gerekiyor denmiş. Tam ailem orada ev tutmuşken ‘bu çocuğu geri götürün, artık yapacak bir şey yok’ denmiş. Ailem senelerce büyük şehirlerde büyük doktorların kapısına gitmiş. Ancak maalesef bir kolum hariç diğer hiçbir uzvum çalışmıyor. Hafif hissediyorum ancak hareket ettiremiyorum. Kendimi bildim bileli başkalarına muhtaç olarak yaşamaktayım.
Küçüklüğünüzden hatırladığınız bir anı var mı?
Ben küçükken yani 20 yaşına kadar tekerlekli sandalyemiz yoktu. Hayatım hep birilerinin sırtında geçti. Sağ olsun arkadaşlarım beni dağa bayıra götürüp gezdirirlerdi. Beni çok mutlu ederlerdi. Ailem de bana çok iyi davranırdı. Maalesef okula gidemedim ama sonrasında kendi imkanlarımla okuma yazmayı öğrendim.
En büyük hayaliniz nedir?
Hayatımı hep birilerinin sırtında yaşadım, kendi işimi kendim yapabilmem en büyük hayalimdir.
Aşı karşıtları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Herkesin çocuklarına aşısını yaptırması gerekiyor. Yapılmayan aşıların vebalini çocuklar çekiyor. Zararı olsa doktorlar kendi çocuklarına yaptırır mı?
2. Türkiye’de Hızla Artan Aşı Reddi Probleminin Olası Sebepleri
Tıbbın en muazzam keşiflerinden biri olan ‘aşı’ insanlarda vücuda girerek hastalık yapan ve toplu salgınlarla beraber ölümlere yol açan mikroorganizmalara karşı geliştirilmiş güçlü bir silahtır. Tıpkı hijyen, temizlik, ilaçlar gibi aşılar sayesinde de insanlığın ortalama ömrü gözle görülür biçimde uzamıştır. 2018 yılında yaklaşık 23 bin aile çocuğuna aşı yaptırmadı. Bu sayı maalesef her yıl giderek artmaktadır. Gerek sosyal medyada gerekse kendi çevremde aşı karşıtı bireylerle yaptığım konuşmalar esnasında ülkemizde artan aşı reddinin olası sebepleri hakkında bazı fikirler edindim.
1. Aşının ne olduğunu bilmiyorlar
Aşı insanın bağışıklık (savunma) sisteminin hafıza özelliğini kullanarak mikrobu tanımasını ve yeniden gördüğünde hızlı ve güçlü bir yanıt oluşturmasını sağlar. Aşı dediğimiz şey aslında mikrobun zayıflatılarak canlı veya ölü biçimde, vücuttaki yanıtın daha güçlü olmasını sağlayan adjuvan denilen (az miktarda alüminyum gibi) maddelerle de beraber vücuda enjekte edilmesinden ibarettir. Olayı daha da basitleştirirsek aşı, azılı bir suçlunun fotoğrafı, taktikleri ve silahları gibi özelliklerini gösteren bir kataloğun polislere dağıtılması; böylece polislerin suçluyla karşılaştıklarında güçlü, hızlı ve doğru bir müdahalede bulunarak suçluyu ortadan kaldırmalarının sağlanmasıdır. Elbette bulaşıcı bir hastalığın kendisini geçirmek vücutta daha güçlü bir yanıt oluşmasını sağlayabilir. Ancak bunun bedeli özellikle çocuklarda kalıcı hasarlar bırakması, daha da korkuncu pandemilere (küresel salgınlara) yol açması ve milyonlarca insanın hayatını kaybetmesidir. Biraz tarihe ilgisi olan herkes yüzyıllardır insanlığın başına bela olmuş salgınların hikayesini okumuştur. Kara Veba, İspanyol Gribi ve son dönemde yaşadığımız COVID-19 salgını bunlardan sadece birkaçıdır. Şimdi de COVID-19 sayesinde aşının ne kadar önemli olduğunu ve üretiminin çok da kolay olmadığını anlamış bulunuyoruz.
2. Sosyal medya menşeili aşı çeşitli hastalıklara yol açar iddiaları
Aşı otizm yapıyor, aşı kısırlık yapıyor, aşı zeka geriliği yapıyor, aşı sakatlık yapıyor... Özellikle yurtdışından yayılarak ülkemize kadar ulaşan bu iddialar eğitimli eğitimsiz dinlemiyor. Yurtdışı dedim çünkü aşı reddi hareketleri ilk kez İngiltere’de John Gibbs tarafından başlatılmış olup, ABD’de yoğun bir şekilde devam etmiştir. Türkiye’de 2008 yılından önce aşı reddiyle ilgili kayda değer bir şikâyet bulunmamıştır. Özellikle Aidin Salih tarafından yazılan “Gerçek Tıp – Yitik Şifanın İzinde” isimli kitap bu hareketin dini değerlere önem gösteren vatandaşlar arasında da yayılmasına neden olmuştur. Sosyal medyada asparagas haberler de karşıtlığa katkıda bulunmuştur. Oysa bu iddiaların temelsiz olduğunu biraz literatür tarayan ya da biraz hastanede vakit geçiren herkes bilebilir. Geçenlerde bir arkadaşımın babası ‘aşı kısırlık yapıyor’ diyen bir ahbabına gülerek ‘yapma yahu biz çocukken bütün aşılarımızı olduk, baksana kaç tane çocuğumuz var çok şükür’ deyince ahbabı da şaşırmış ve hak vermişti. Bu iddiaları özellikle çocuğu hiç hastalık geçirmemiş, hastaneden bihaber, basit bir kızamığın SSPE denilen ciddi bir hastalığa yol açtığını duymamış ailelerin çocuklarına yaptırmadığı da dikkate değer. Tıpkı kanser ilaçlarına bir ton laf söyleyen tanıdık hacı amcanın, evladı kansere yakalanınca yurtdışından yalnızca bir kutu ilaç getirtebilmek için binlerce lira harcaması gibi. İlgi olmayınca bilgi de olmuyor maalesef. En azından bir bilene sorsalar!
3. Aşının içeriğini bilmiyorlar
Yine gözlemlediğim kadarıyla bir çok kişi aşının içinde ne olduğunu tam olarak bilmediği için güvenemiyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı aşı kararsızlığı/reddi problemini gündemine almış bulunmaktadır ve buna yönelik önlemlerini arttırmaya çalışmaktadır. Aşağıda paylaştığım site Sağlık Bakanlığı tarafından özenle hazırlanmış olup, aşı hakkında merak edilen soruların (içerik, hazırlanma, etkiler, yan etkiler vs.) yanıtlarını barındırmaktadır. Konuyla ilgilenen ilgilenmeyen herkesin göz atmasını şiddetle tavsiye ederim:
Yazımı Prof. Dr. Alpay Azap‘ın şu cümleleri ile tamamlamak istiyorum:
“Aşılar insanoğlunun sağlık alanındaki şüphesiz en değerli buluşudur. Bilimsel olarak aşılarla ilgili tartışılacak çok başlık olduğu ve bilim insanları arasında, bilimsel ortamlarda tartışıldığı doğrudur. Ancak bu tartışmalar sadece daha etkili, daha az yan etkisi olan daha ucuz ve pratik aşıların nasıl geliştirilebileceğine ve aşılanma oranlarının nasıl artırılabileceğine ilişkindir. Hiçbir bilimsel ortamda aşıların gerekli olup olmadığının tartışıldığını duyamazsınız. Aşıların çağımızın üretim ilişkileri içinde, kapitalist sistemin işleyişine tabi olarak büyük şirketler tarafından üretilmesi, satılması ve kullanılması da aşılara karşı olmak için bir gerekçe olmamalıdır. Yapılması gereken, insanların aşı olmaması için değil, tam tersine, aşıların gelişmiş-gelişmemiş tüm ülkelere aynı miktarda ve kolaylıkla temin edilmesi, zengin-fakir herkese ücretsiz şekilde yapılması için mücadele etmektir. Aşılar bütün insanlık içindir.”
Kaynaklar:
Yararlı paylaşım olmuş emeğinize sağlık
Teşekkür ederim 🙂
bu paylaşım için çok teşekkürler!
Facebookta kızını kzıamık aşısı yaptırmak istemeyen bir aşı karşıtı kadını okumuştum. antibiyotik de kullanmak istemiyordu. doğal olacak sadece işte su sarımsak falan filan böyle iyileştirmeye çalıştığı çocuğunu 1 ay içinde kaybetti aşıya direnmek aptallıktır cinayettir.