Yatırım, kişilerin gelirlerinden, geçimlik giderleri çıkarıldıktan sonra arta kalan sermayelerini değerlendirmek amacıyla yöneldikleri bir eylemdir. Finansal araçların fazlasıyla çeşitlendiği günümüzde geleneksel yatırım araçlarının yanında domuz eti, portakal suyu hatta hava durumu dahi bir yatırım aracı olarak kullanılabilmektedir. Yatırımın temel amacı, kâr elde etmek suretiyle kişi ve kurumların gelecekteki gelirlerini arttırmak ve bu amaç doğrultusunda gelecekteki ihtiyaçlarını garanti altına almak olduğu kadar, bazı durumlarda yatırım, salt prestij ve kişisel zevkler için de gerçekleştirilmektedir. Bu durumda antikalar, tarihi ve sanatsal eserler ön plana çıkmaktadır. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 770 bin sterline satın alınan İtalyan ressam Gentile Bellini’nin Fatih Portresi, ülkemiz adına bir prestij kaynağı olmuştur [1]. Ancak satıcı tarafındaki National Gallery için iyi bir yatırım enstrümanı olarak değerlendirilecektir. Suudi Kraliyet Ailesi tarafından 450,3 milyon dolara satın alınan ve böylece dünyanın en pahalı sanat eseri ünvanını elde eden da Vinci’nin Salvator Mundi isimli tablosu da prestij yatırımı olarak değerlendirilmişti [2].
Bir yatırım aracının fiyatını belirlemek finansal açıdan uzmanlık gerektirdiği gibi bir sanat eserinin değeri, sanat uzmanlarının da detaylı incelemeleri neticesinde varılan bir sonuçtur. Değer belirleme söz konusu olduğunda, finansal piyasalarda işleyen teknikler sanat piyasasında kullanılamamaktadır. Risk konuları bu eserlerde tamamen farklı olmakla birlikte bunlar; eserin çalıntı veya sahte olması, fiziksel olarak hırsızlık ve yangın olarak sayılabilir [3].
Bir sanat eserinin satışı, önceden belirlenen bir ortamda ve belirlenen bir taban fiyat sonrasında müzayede içerisinde açık arttırma usülüne göre alıcıların kendisi veya alıcı adına müzayede alanında bulunan temsilci aracılığıyla talep bildirmeleri yöntemiyle gerçekleşmektedir. En yüksek fiyatın bildirilmesi devamında herhangi bir alıcı çıkmaması durumunda, fiyat bildiren son kişi eserin sahibi olmaktadır. Bu durumda eserin son değeri de belirlenmiş olur. Ancak her ekonomik üründe olduğu gibi burada da değer, arz ve talebe göre belirlenmiş haldedir. Eserin adı, yılı, boyutu, konusu, sanatçının ünü ve imzası, hangi koleksiyonda yer aldığı, neyin üzerine ve neyden yapıldığı, nereden satıldığı, eserin sahip olduğu ve izleyicisine sağladığı estetik değer gibi özellikler eserin temel kıymetini belirleyen önemli kriterler arasında yer alıyor [4].
Antika, tarihi ve sanatsal eserlerin bulundurulacağı ortam, ortama bağlı diğer değişkenler (nem, ışık, vb.), sigorta masrafları ve değerinden dolayı ortaya çıkabilecek güvenlik sorunları nedeniyle satın alan kişiler, bazen isimlerini açıklamamaktadır. Bu açıdan bu eserlere yatırım, diğer yatırım araçlarına göre, yatırım sonrasında da sahibine külfet oluşturuyor. Yine de sanat yatırımlarına olan talep yıldan yıla yükselmiş ve eserler değerlerini Sotheby’s Mei Moses Sanat Endeksine göre 1950 yılından 2018 yılına kadar bileşik oranda %8,8 arttırmışlardır [5].
Michael L. Klein’in, aynı kaynaktan edindiği verilere göre erkek ressamlar ile kadın ressamların eserlerinin değeri arasındaki fark ise kadın sanatçılar lehine artmakta olduğu görülüyor [6].
The Sotheby’s Mei Moses’a ait internet sitesinde, popüler sanatçıların eserlerinin mevcut değeri ve yıllık ortalama değer artışı ve düşüşü ile ilgili bilgilere de ulaşılabilmektedir.
S&P 500 Endeksi, Sotheby’s Mei Moses Sanat Endeksi ve diğer hisse senetlerinin karşılaştırıldığı bir başka araştırmada ise sanat ürünleri özellikle 1980’li yıllardan sonra diğer tüm hisse senetlerinin ortalamasından daha yüksek bir değere sahipken S&P 500 Endeksi’nin altında kalmaktadır [7]. Karşılaştırmaya göre kriz dönemlerinde her finansal ürüne olan talep azalmaktayken, finansal ürünlere duyulan güven zedelendiğinde sanatsal eserlere olan talep yükselmekte ve sanat eserlerinin değerini arttırmaktadır Sınırlarımız dahilinde sanat piyasası 1960’lı yıllarda bir grup özel galerinin kurulmasıyla birlikte 1980’li yıllarda çeşitlenmiş ve gelişmiştir. Bu, bankaların özel koleksiyonlarını genişlettiği ve bu anlamda halkla ilişkiler ve itibar açısından da kurumsal koleksiyonerlik kavramının önem kazandığı döneme karşılık gelmektedir [8]. 2004 yılında, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulan Türkiye İktisat Bankası koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi adlı tablosu, 1,95 trilyon lira bedel ile açık arttırmaya çıkarılmış, o tarihte Türk resminde bir esere verilen en yüksek fiyat olan 5 Trilyon liraya (3,5 milyon dolar) Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi tarafından satın alınmıştır [9]. 1990’lardaki yüksek enflasyon yıllarında yatırımcılar, sermayelerini özellikle sanat piyasasında değerlendirmiş ve sanat piyasası getirileri yükselmiştir. Örneğin 2004 ve 2015 yılları arasında yapılan araştırmada ülkemizde tabloların değer artışı, diğer tüm finansal araçları arkasında bırakmıştır. 100.000 TL tutarındaki bir yatırımın bu yıllar arasında enflasyon karşısındaki reel getirisi tablolarda 350.000 TL, altında 102.000 TL, BİST 100 Endeksi içerisinde 94.000 TL, yıllık mevduatta 40.000 TL olmuştur [9].
2017 yılında Forbes Türkiye şubat sayısında çıkan araştırmayla Türkiye’deki sanat piyasası incelenmiş ve ülkemizdeki sanat piyasasının yükselişi ortaya konulmuştur. Özellikle 2010 yılıyla birlikte müzayede cirosundaki önemli artış aşağıdaki grafikte görülmektedir.
Barış Soydan, T24 isimli haber sitesindeki “Bir balon daha var: Resim piyasasındaki balonun patlama hikâyesi” başlıklı yazısında 2010 yılındaki bu yükselişin ardından tablo piyasasının gerilediğini ve bulunduğumuz yıl içerisinde pandeminin de etkisiyle büyük bir küçülmeye gidileceğine dikkat çekmiş [10].
Yazının devamında Lebriz.com’un yöneticisi Kerim Suner’den alınan bilgiye göre sanat piyasasındaki fiyat düşüşü %70-80’dir. Birçok galerinin ve müzayede evinin kapandığı ve kurumsal koleksiyonerlerin piyasadan çekildiği aktarılmış. Barış Soydan’ın yazısına cevap veren akademisyen Aylin Seçkin ise müzayedelerin sanal ortama kaydığını, galerilerin fuarlar aracılığıyla -bazen- yıllık satışlarının %70’ine yakın bir satışı gerçekleştirdiklerini söylüyor [11]. Barış Soydan’ın bahsettiği şekilde bir ‘balon sanat piyasası’ oluşumuna karşı çıkıyor [11]. Devamında küçülmenin oluşacağını ancak bu durumun spekülasyon sebebiyle değil küresel kaynaklı olarak pandemi ve ekonomik kriz nedenli gelişeceğini paylaşmış.
Tek üretim aracı sanat ürünü olan sanatçılarla beraber sermayenin kiliseden burjuvaziye doğru yönelmesi, sanatçıları kilise servetinden veya gelirinden ayırmış oldu. Avrupa’da burjuvazinin ortaya çıkmasından önce daha çok dini öğeler içeren eserler veren sanatçılar burjuvazinin gelişmesiyle birlikte kişilere özel hizmet vermek üzere daha özgür bir sanat anlayışına ve pratiğine sahip olmuşlardır. Özellikle bir sanatçının hamiliğini üstlenmek, seçkin sınıf içerisinde yer almaya çabalayan burjuvalar için oldukça önemliydi. Birçok sanat ürününe sahip olmaları ve süreç içerisinde sanat eseri sahibi olmanın toplumda özel bir anlama kavuşması onların değerini arttırdı. Günümüzde ise sanat eserleri, değeri dünya standartlarında kabul gören bir nesne ve sahibine toplum içerisinde zevk ve statü sahibi olmanın avantajını sağlayacak bir yatırım aracı haline gelmiştir.
Yukarıdaki verilerle değerlendirildiğinde dünya genelinde sanat piyasası, 2010 yılında zirveyi gördükten sonra hafif aşağı yönlü hareketlerle durgunlaşmış fakat Türkiye’de değer yönleri daha agresif hareket etmiştir. Ekonomik etkiler göz ardı edildiğinde Türkiye’de sanat piyasasının oldukça yeni olmasıyla beraber, ilgi ve potansiyelin arttığı hem bu alanda çıkan akademik makalelerin artışı hem de piyasa unsurlarının artması nedeniyle görülebilmektedir. Bu nedenle sanat eserlerini ülkemizde alternatif bir yatırım aracı olarak değerlendirmek artık yerinde olacaktır.
Kaynaklar:
[1] = https://www.ibb.istanbul/News/Detail/36960
[2] = https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2019/06/11/en-pahali-tablo-kralda/
[3] = Finansal Bir Yatırım Aracı Olarak Sanat Ve Türk Sanat Piyasası Yrd. Doç. Dr. Elif Ülker Demirel, 2017 Mayıs.
[4] = http://izlekler.com/resim-degerlendirme-ve-satin-alma-olcutleri-uzerine-nedret-yasar/
[5] = https://www.sothebys.com/en/the-sothebys-mei-moses-indices
[6] = https://www.sothebys.com/en/articles/where-women-outpace-men-in-the-market
[7] = https://itsartlaw.org/2015/11/16/art-price-indices-op-ed/
[8] = Tukeren, E. Ve Seçkin, A. (2012). “Determinants Of Sales Rates At Turkish Art Aucti-Ons”. Acto Oeconomica, 62 (4), 489-503.
[9] = http://www.turkishtimedergi.com/genel/en-cok-kar-ettiren-40-ressam-2/
[11] = http://www.sanatatak.com/view/aylin-seckinden-baris-soydana-sanat-piyasamiz-balon-degil
ciddi anlamda merak ettiğim bir konuydu bu… Sanata yatırım yapılmalı mı? yapılırsa ne kazandırır Gerçekten çok merak edilen bir konuda bilgilendirme yapmışsınız. Resim ya da heykel yatırımı ciddi bir yatırımmış ancak çoğu insan bunun koleksiyon sevgisi olduğunu düşünür. Ülkemizde bu konuda yükselişin olması da sevindirici bir durum