”Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.” -Yaşar Kemal
Ayazlarla dolu bir hazanı, bembeyaz örtüsü ile kısa günlere ve uzun gecelere hakim olan kışı, gülümseyen bir gökyüzü altında tomurcuk kokularıyla bir baharı geçtik yaza ilerliyoruz. Herbirimizin içinde farklı zamanlar yaşanıyor bu geçen zaman içinde.Birinin baharı bir diğerinin hazanına çarpıyor, birinin kışı ötekinin yazını donduruyor. Çoğu zaman içimiz ve dışımızla kavga halindeyiz belki de bu yüzden. İnsanların mutluluklarını sevinçlerini kıskanır,hüzünlerini dökülen yaprakları umursamaz olduk. Oysa yaratılmış olan her can bir diğerinin varlığını anlamlı kılıyor şu kainatta. Gündüzün varlığı geceyi var ediyor, kapının varlığı anahtarı,çürüyen tohumun varlığı meyveyi var ediyor. Senden farklı olan ne varsa seni var etmek için var. Altında nefes aldığın bu gökyüzünde sana benzeseydi her varlık, senin düşüncelerin onaylansaydı tüm zihinlerde, senin sevdiklerin herkesin gönlünde olsaydı ne eser kalırdı biricikliğinden, ne anlamı kalırdı yaşamanın?
”sen ve ben
farklıyız çok şükür
teşekkür ederim varlığın için
teşekkür ederim varlığımı anlamlandırdığın için
seni seviyorum benden farklı olduğun için”
Ne dersiniz tüm bu cümleleri söylememize engel olan ne ? Konuşmayı bilmiyor muyuz ya da anlamayı anlamlandırmayı? Belki de bunun için hiç de çaba sarf etmiyoruz. Umursamazlık üzerimize kor bir demirle yazılmış sanki. Tembelliğimizde güç arıyoruz, oturduğumuz yerden dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz ama bunu yaparken bizden farklı olana tahammülümüz yok. Etek boyu bizimkinden biraz kısaysa olmaz, uzunsa hiç olmaz. Bizim ideallerimizin karşısındaysa fikirleri hemen çöpe at, bize benzemiyorsa elleri, bize benzemiyorsa dini, bize benzemiyorsa milleti, bize benzemiyorsa dili ….. kısaca farklıysa insan olması dışındaki halleri kocaman bir çukur aç ve doldur hepsini.
Şimdi dön bir bak arkana geriye kocaman bir boşluktan başka ne bıraktın. Yanında duran herkes aynadaki yansıman gibi. Dışları ve içleri senden zerrece farksız bir halde duruyorlar karşında. Birbirinden boş ve anlamsız bakışlarla bakıyorlar yüzüne. Standart bedenlere sıkıştırılmaya çalışılmış insanlarla sarılı dört bir yanın, boğuluyorsun nefes almaya çalışıyorsun ama sakın unutma sen de sana benzeyen, benzemeye çalışan diğerlerini boğuyorsun.
Neden sonra içinde tuhaf bir his belirmeye başlıyor, günden güne tükendiğini hissediyorsun. Bir eksiğin farkına varıyorsun ama o denli geç kaldın ve o kadar tükendin ki geri dönüp o çukura gidecek ve o çukuru açacak güç ve derman bulamıyorsun kendinde. Aslında vicdanında o çukurun içinde kendin makineleştirdin kendini ve amiyane tabirle pilin artık bitmek üzere. Farklı seslere tahammülün yok zannederek kendi sesini feda ettin hırs ve enayetine. Farklı düşünceleri gömmek üzre açtığın çukurlara kendi düşünceni serdin ayakaltına. Varığını yokluk hükmüne getirdin böylece.Bir beyaz sayfayı dolduran milyonlarca beyaz noktadan biri de sensin ama kimse bunun farkında değil. Ne acı ki en büyük kötülüğü kendine yaptın kendine hem de kendini bu kadar severken.
Sen kim misin, ya da ben bunun hiç bir önemi yok. Dünya bir buhranın içinde. Patlayan bombaları ,atılan silahları, ölen insanları takip edemez olduk. İnsanlar, çocuklar ve dahi anne karnındaki bebekler ölüyor. Neden mi? Varlığımızın anlamı farklı olanı sevmekken, nefret ederek can bulmaya çalışıyoruz Bir rüzgar esiyor ,savuruyor bütün güzellikleri,acizliğimizin esaretinde hiç bir şey yapamıyor henüz kendi cehalet duvarlarımızı yıkamıyoruz.
İşte bundandır ki ruhumuza bir tutamak adına barış istiyoruz her yerde her han her zaman barış yüzlü çocukları bekliyoruz. Hayalimizin içinde hayat bulmaya çalışıyoruz.
ADIN BARIŞ OLSUN ÇOCUK
Özgürlük türküleri çığırırdık
Güvercinler salıp dört bir yana
Kardeşlik seni!
Gel yazalım dağlara
Gel başımı bağrına yaslayım
Adın barış olsun çocuk
Bugün doğduğun gün
Selam olsun sana
Hatırına kucaklaşalım
Hatırına sevişelim
Hayat bir nefes
Onu da birlikte paylaşalım
Adın barış olsun çocuk
Ağlamayacak artık ağıt
Gözlerimizde kini göremeyeceksiniz
Biz bu toprakların sevgilisi
Ey! Aynı yolların aşığı
Yarına dair ümitlerle
Sevgiyi taşıyan avuçlara,
Ey sen! Doğan çocuk;
Adın barış olsun
Serkan ÖKÇE