ahmet şerif izgören

Süpermen Türk Olsa Pelerinini Annesi Bağlardı Kitap İncelemesi – Ahmet Şerif İzgören 

3

İsmini gördüğünüz an bir tebessüm ile birlikte bu inceleme yazısını okumaya başladığınıza inanıyorum, haksız mıyım dersiniz?

İsminden mi yola çıksam yoksa içeriğinden mi bilemedim ama en iyisi ben kitaptan önce yazarı ile ilgili küçük bir anımı paylaşayım sizlerle. Lise üçüncü sınıf öğrencisiydim ve gerçek manada kitaplarla dostluğum yeni başlamıştı. O sırada İzgören’in diğer kitapları ile tanışmıştım. Öyle ki Avucumuzdaki Kelebek baş ucu kitabım olmuştu. Aklıma estikçe elime alır çevirirdim sayfalarını. Bir yandan da yazarın seminer verdiğini bildiğim için bu seminerlere denk gelsem diye geçirirdim içimden. Bir gün lisemize geleceğini öğrendim ama konferans salonunun kapasitesi az olduğu için gidemeyeceğimi söylediler. Tabiri yerinde ise allem ettim kallem ettim ve o salona gittim. Şimdi diyeceksiniz madem bu kadar önemliydi ne anlattı, ne oldu. İnanın hiç bir kelimeyi hatırlamıyorum seminerden. Sadece ve sadece yazarın salona sessizce girip bir köşeye oturduğunu hatırlıyorum, bir kaç dakika kimse fark etmedi bile. Velhasıl kelam o zaman anladım olgun başağın eğildiğini, o zaman anladım tevazunun insana nasıl bir libas giydirdiğini, o zaman anladım aslında hiçbir kimliğin kimseyi üstün kılamayacağını.

Şimdi başlayabiliriz  kitabımızdan söz etmeye. Bu kitapta pelerinli uçabilen süper kahramanlardan değil, bizim memleketimizden kopmuş, önce hayalleri ile sonra gayretleri ile bir çok güzellik meydana koyan hemşehrilerimizden bahsediliyor. Neden daha çok olmasın diyor. Aslında bir nevi insan dertli olunca hangi mesleği yapıyor olur ise olsun bir kahraman olabilir diyor. Yeter ki mesai doldurma telaşında olan öğretmenler olmayalım, yeter ki ilaç komisyonu ya da  bıçak parası peşinde koşan hekimler olmayalım, yeter ki kendi cebini doldurmaya çalışan yöneticiler olmayalım, yeter ki doğaya düşman betona sevdalı olmayalım, yeter ki bize dokunmasa da maddi manevi yoksullukları dert edinebilelim, yeter ki amaları bir kenara bırakalım, yeter ki istemenin önündeki bahaneleri kaldıralım. Kısaca insan olmanın hakkını verelim.

Şimdilerde hepimizde ister istemez bir ümitsizlik hali söz konusu. Hem bireysel hem toplumsal ümitsizlikten söz ediyorum. Eğitim, ekonomi, iç ve dış politikadaki sorunlar ve daha nicesi bizi bu noktaya sürüklüyor. İlk köy kütüphanesinin ne şartlarda açıldığını okuyunca ümitsizliğinden utanıyorsun, birçok sivil toplum kuruluşunun kuruluşunu okuyunca neden olmasın diyorsun, bir köy okulu öğretmeninin sadece öğrencilerini değil tüm köyü eğittiğini okuyunca hadi kımıldan diyorsun kendine. Daha birçok kahramanın öyküsünü okudukça üzerindeki ölü toprağını atıyorsun. Tüm bunlar bir iki saat içinde olup bitiyor.

Ben de diyorum ki keşke hepimiz bu bir kaç saati ayırsak, evlatlarımıza bu hikayelerle meslekleri tanıtsak ve potansiyelimizin farkına varsak. Kitapta geçen kahramanlardan sadece birinden söz edeceğim bu inceleme yazısının sonuna gelirken.

Doğuda bir köy okuluna atanan genç öğretmen öğrencilerinin hayatlarında hiç çilek yemediğini ve görmediğini fark eder. Bunun üzerine Bursa’daki bir ziraat firmasında çilek fidesi ister. Onlar da çocuklara fideleri hediye ederler. Öğretmen çocuklarla birlikte önce okulun bahçesine daha sonra da çocukların evlerine bu fideleri diker. Aradan birkaç sene geçtikten sonra köy halkı çileğe doyar aynı zamanda da pazarlarda satarak geçimine katkıda bulunur. Bu öğretmenin bunca insanın hayatına dokunması kendini mesai ve müfredat duvarları ile sınırlamaması ile gerçekleşti. Öğrencilerine değer vererek gerçekleşti. Hayal ettiği ve vatanını sevdiği için gerçekleşti. Daha insanca yaşayabilmek dileği ile. İyi okumalar

(Yazarın bu hedefle kuruduğu topluluk incelemek isteyenler için https://ugurbocekleri.org/ )

Düşler ülkesinden bir kaza sonucu sevgisiz insanlarla dolu dünyanıza düstüm. Kim oldugumu sorarsanız "Biraz rüzgarım biraz dalga" şairin dediği gibi. Aslında belki kendimi arıyorum ben de burda. Yaşım konusunda da farklı düşünceler var ama ben hepinizle akranım. Burdan çoğu zaman düşler ülkesine olan özlemini paylaşıyorum sizlerle. Herşeyin yeterince gerçek olduğu bu dünyada biraz da olsa hayallerimize sahip çıkalım ne dersiniz ? Unutmayın insan kardeşlerim: "İnsan Sevgi İle Yaşar "

3 Comments

  1. Farkındalık yaratarak yaşayanlar, hem kendilerini hem de çevresindekileri bir adım ileriye taşıyor. Ve kesinlikle onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Güzel, samimi bir inceleme yazısı olmuş. Elinize sağlık.

  2. Teşekkür ederim. Verdiğim örnek bir hiç kitapta anlatılanların yanında şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Kitap İncelemeleri Kategorisinde Son Yazılar