Üniversite Reformu, çağın gerekliliklerini karşılama konusunda problemler yaşayan Darülfünun yerine eğitim sisteminin gereksinimlerini karşılayabilecek okulların kurulmasını hedefleyen reform hareketi olarak tanımlanabilir. Atatürk, eğitim alanında önemli gelişmeler için kritik adımlar attı. Çünkü eğitim Atatürk için son derece önemli bir mesele idi. Sakarya Savaşı’nın kazanılmasından sonra, bundan sonra ülkenin irfanına hizmet etmek istediğini ifade etmiş ve bu alanda atacağı adımların sinyalini vermiştir. Üniversite Reformu bunun göstergelerinden bir tanesidir. Peki ama böyle bir reforma neden ihtiyaç duyuldu? Yapılan reform sonrasında eğitim alanında ne gibi gelişmeler yaşandı?
İçindekiler
Üniversite Reformu Öncesinde Üniversite Düzeyindeki Okulların Genel Hali
Üniversite Reformu’ndan önce de üniversite düzeyinde eğitim veren okullar bulunuyordu. Fakat bu okulların tam olarak Batılı anlamda eğitim verdiklerini söylemek zor olur. Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu’nun eğitim ihtiyacı çoğunlukla medreselerden karşılanıyordu. Medreseler 17. yüzyıla kadar pozitif bilimlere ağırlık verse de bu yüzyıldan sonra medreselerin çehrelerini değiştirdikleri gözlemleniyor.
Bu nedenle eğitim konusu, özellikle Tanzimat Dönemi’nde önemli bir mesele haline geldi. 18. yüzyıl başlarından itibaren üniversite düzeyinde eğitim veren okullar açılmaya başlandı. Mühendishane-i Bahri-i Hümayun, Mühendishane-i Berri-i Hümayun bunlardan birkaçıdır. Fakat bu okulların doğrudan askeri alandaki gelişmelerin yakından takip edilmesi amacıyla kurulduğu görülüyor. Çünkü o dönemde, Osmanlı’nın çöküş sürecine girmesinin nedenlerinden biri olan askeri alanda güncel gelişmeleri takip edememe meselesine bir çözüm bulunmak istendi. Bu çözüm, açılan askeri eğitim kurumları ile öğrencilerin bu alanda en iyi şekilde yetişmesi ve güncel gelişmeleri yakından takip edebilmesi olarak görüldü.
Üniversite Reformu öncesinde üniversite düzeyindeki okulların seyrine baktığımızda Darülfünunun önemli bir yer teşkil ettiğini ifade etmek mümkün. 23 Temmuz 1846 tarihinde açılan Darülfünun, Osmanlı İmparatorluğu’nun modern anlamdaki ilk üniversite idi. Fakat Darülfünun, kendisinden beklenenleri yerine getirememiş olup bu noktada, Üniversite Reformu’na ihtiyaç duyulduğu fark edilmiştir. Elbette bu, Batı tarzında eğitim veren üniversitelerin açılmasına zemin hazırlayan bir sürecin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Üniversite Reformu’na Hazırlık Süreci Nasıldı?
Üniversite Reformu öncesi, yapılacak reforma hazırlık olarak değerlendirilebilecek çeşitli adımlar atıldı. Bakıldığında eğitim alanındaki yenilikler Atatürk öncesinde, çeşitli aydınların gündeminde yer alıyordu. Modern eğitim anlayışı, Ziya Gökalp ve Tevfik Fikret başta olmak üzere çeşitli düşünürler tarafından ön plana çıkarıldı.
Her ne kadar modern eğitim kurumuna yakın üniversite bazında eğitim veren eğitim kurumları Osmanlı’nın son dönemlerinde açılmış olsa da bu, eğitimde istenilen reformun gerçekleştirilmesi için yeterli değildi. Bu noktada, çeşitli eğitim kurumları açılarak reform yolundaki ilk adımlar atıldı. 1924 yılında Ankara Hukuk Mektebi açıldı. 1926 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü açılmış olup 1930 yılında ise Ziraat Enstitüsü kuruldu. Bu eğitim kurumlarının her biri, genç Cumhuriyet’in hedeflediği eğitim sistemine yakın eğitim verecekti.
Albert Malche ve Üniversite Reformu’na Giden O Çiçekli Yol
Eğitimin çağdaşlaşması adına atılan bir diğer önemli adım, İsviçreli siyasetçi ve pedagog, aynı zamanda Cenevre Üniversitesinde profesörlük görevinde bulunan Albert Malche’nin Türkiye’ye getirilmesidir. Türkiye’deki eğitim sistemini incelemesi ve yapılacak çalışmalar için gerekli olan raporları oluşturması için Türkiye’ye getirilen Albert Malche, eğitim sisteminin çağdaşlaşmasına büyük katkı sağladı. Verdiği raporda Malche, daha çok öğretim programları ve yöntemleri ile ilgili eleştirilerde bulundu. Ders notlarının hiç değiştirilmeden okutulduğunu, aynı zamanda eğitim sisteminin temelinde daha çok var olanı tekrar etmekten ibaret yöntemlerin bulunduğunu belirtti. Düşünme ve konuşmanın yer almadığı eğitim programlarını eleştiren Malche; yeni kurulacak üniversitenin teşkilatında Fen, Hukuk, Edebiyat Fakülteleri olmak üzere eğitim sistemi açısından son derece önemli fakültelere yer vermiştir.
Neticede Malche’nin vermiş olduğu raporlar doğrultusunda 1933 tarih ve 2252 sayılı kanun çıkarılarak Üniversite Reformu başlatılmıştır. Kanun doğrultusunda, 1933 yılında Darülfünun kapatıldı. Yerine, modern eğitim sistemini benimseyecek olan İstanbul Üniversite kuruldu. Üniversitenin kuruluşu sonrasında Darülfünunda eğitim vermekte olan hocaların yarısından fazlası değiştirildi. O dönemlerde Almanya’dan Türkiye’ye gelen hocalar İstanbul Üniversitesine yerleştirildi. Yeni gelen hocalar sayesinde üniversite anlayışının yerleşmesi adına çok önemli adımlar atıldı.
Çıkarılan Kanun Sonrası Atılan Adımlar Nelerdir?
Üniversite Reformu, hiç şüphesiz ki Türkiye’deki eğitim sisteminin modernleşmesi yolundaki en önemli adımlardan bir tanesi idi. Reformu başlatan kanunun çıkarılması sonrasında hayata geçirilen uygulamalar da oldukça önemli idi. Reform sonrasında atılan adımlar ve eğitim sistemine gelen yenilikler genel hatlarıyla şu şekilde sıralanabilir:
- Fakülte, üniversite, rektör kavramları kullanılmaya başlandı.
- Yüksek Mühendis Mektebi yapılanarak 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi ismini aldı.
- Ankara’da daha önce açılmış olan fakülte, yüksek mektep ve enstitüler bir araya getirildi. Böylelikle 1946 yılında Ankara Üniversitesi kurulmuş oldu.
- Dünya Savaşı sonrasında 4936 sayılı yeni bir kanun devreye girdi. Kanun kapsamında üniversitelere özerklik verildi. Yeni kanun ile birlikte 1955-1957 yılları arasında yeni üniversiteler kuruldu. Bu üniversiteler arasında Ege Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli eğitim kurumları bulunur.
- İstanbul’un en önemli üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi 1971 yılında kuruldu.
- 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi kuruldu.
Sonuç
Tanzimat Dönemi, edebiyat tarihi açısından önemli bir dönem olmakla birlikte eğitim alanı için de dikkate değer kararların alındığı fakat bu kararlardan bazılarının çok sonra uygulandığı bir dönemdir. Bu süreçte, bilimsel ve kültürel gelişmeleri takip edip bu gelişmeleri eğitim alanında uygulayabilecek kişilere ihtiyaç duyuldu. İlerleyen süreçlerde modern üniversitelerin kurulması bir zorunluluk haline geldi. Eğitime verdiği önemle bilinen Atatürk, daha önceden ortaya konmuş fikirleri de dikkate alarak bu konuda çok önemli adımlar attı. En nihayetinde Üniversite Reformu ile birlikte çağdaş ve Batılı tarzda eğitim veren üniversiteler kurularak eğitimde köklü değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerin her biri, modern eğitim sistemi için adeta bir kıvılcım idi.