kız kulesi

Yalnızların Efendisi

/
    Kız kulesi ne kadar Üsküdar'a yakın olsa da koskoca Marmara Denizi ve Karadeniz'in buluştuğu boğazda tek başınadır, senelerdir. Bu yüzden yalnızlığı temsil eder, birçok kişi için. Yalnız olduğu kadar mütevazi ve gizemlidir de Kız Kulesi. Her bakan farklı bir şey görür onda ama mutlaka etkilenir. İşte bu yüzdendir ki birçok şaire ilham olmuştur Kız Kulesi.
"Eskimo bir şair dokunuyor omzuma.
Ve Kız Kulesini göstererek,
Bırak artık diyor üzülmeyi.
Yedi tepeli bu şehirde
Şiir okunacak tek yer
Elbette denizin ortasındaki
Şu küçük buz dağı."
    Tarihi boyunca pek çok şekilde kullanılmış: gümrük istasyonu olarak veya İstanbul'un fethinde savunma amaçlı kullanılmış, mehterlerin toplarla nevbet okuduğu yer olmuş. Görüp geçirmekle kalmamış az da çekmemiş hani. Nice depremler, yangınlar, yıldırımlar geçirmiş; boğaza çekilen zincirden dolayı da yıkılmış. Daha sonra tepesine camlı bir köşk yapılmış, imarı değiştirilmiş. Sürgün için kullanılmış, karantina olarak kullanılmış, askeriyeye devredilmiş. Yani bu güzelliğin altı boş değil. Bedelini sonuna kadar çekmiş Kız Kulesi. E tabi bu kadar güzel olunca hakkındaki efsaneler de az olmuyor.kiz-kulesi     Bir efsaneye göre imparatorun bir kızı olur. Bunun için büyük kutlamalar yapar ama bir gün bilginlerden biri, kızının 18 yaşında bir yılan tarafından sokularak öleceğini kehanet eder. İmparator buna çok üzülür ve kızını bundan korumak için denizin ortasına Kız Kulesini yaptırır ve kızını orada muhafaza eder. Artık kızı 18 yaşına yaklaşmış. Ona yemek getiren sepetin içinde bir yılan varmış. Yılan kızı sokmuş ve kız ölmüş. Hatta hikayenin devamında, imparator kızının en azından ölüsünü yılanlardan uzak tutmak için kızının bedenini mumyalatmış. Ama daha sonra kızının mumyalanan bedeni üzerinde görülen delikler, yılanların kızını o zaman da rahat bırakmadığını göstermiş.
      Bir başka efsaneyse Battal Gaziyle ilgilidir. Battal Gazi, Üsküdar tekfurunun kızına aşık olmuş. Ama babası kızını ondan korumak için kızını Kız Kulesine kapatmış. Battal Gazi ise vazgeçmemiş ve bir kayık ile kuleye gitmiş. Tekfurun kızını ve hazineleri alıp Üsküdar'a gitmiş. Ve oradan at ile kaçmışlar. "Atı alan Üsküdar'ı geçti" atasözünün buradan da geldiği söylenir.

Galata'nın Kız Kulesi Aşkı
     Kız Kulesiyle Galata'nın aşkı da dillere destandır hani. Nice aşklar gören Kız Kulesi senelerce yalnız kalmış, bu yüzden de gittikçe solmuş, kararmış. Ama Galata Kulesinin yapılmasıyla neredeyse tekrar doğmuş ve böyle bütün İstanbul'a hakim olan Galata'ya tutulmuş. Galata da boğazın ortasında tüm İstanbul'u süsleyen Kız Kulesine ilk bakışta aşık olmuş. Ama bunu birbirlerine nasıl söyleyeceklerini bilmiyorlarmış; sonuçta arada koskoca bir deniz varmış, hem birbirlerinin duygularını da bilmiyorlarmış ki. İşte böyle endişe ve merak içinde yıllar geçmiş. Galata, bir gün Hezarfen Ahmet Çelebi'yle karşılaşmış. Hezarfen ona uçma hayallerini anlatmış, Galata da içini dökmüş. Hezarfen bu hikayeye dayanamamış ve uçarken Galata'nın mektuplarını da alıp Üsküdar'a doğru uçmuş. Uçmuş ama o kadar şiddetli bir rüzgar varmış ki, mektuplar denize dökülmüş. Galata bu duruma çok üzülmüş, başka çareler ararken bir de bakmış ki dalgalar ona yardım ediyor ve mektupları tek tek Kız Kulesine ulaştırıyor. Kız Kulesi de durumu anlamış tabi. İşte bu şekilde birbirine açılan kuleler bu sayede yıllarca güzelliklerinden hiçbir şey kaybetmemişler…

"Karaköy'den kalkan vapurlar bilir
Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi
Kız Kulesine
Hatırlar herkes
Hezarfen Ahmet Çelebi'yi
Az biraz
Çekebilmek için ilgisini Kız Kulesi'nin
Uçurttu o zat-ı muhteremi
Üsküdar'a kadar."

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Deneme Kategorisinde Son Yazılar

Uzun bir aradan sonra

Parlak Jurnal serüveni birkaç dost bir araya gelerek kurduğumuz bir internet sitesiyle başlamıştı. Üniversite öğrenicisi olmanın

Bir Palamut Meselesi

Bak! Şişman bir tekiri andıran yaramaz beyaz bulut, küçük bir sincap bulutunun peşinden gidiyor. Hava, ne