Yaşamın İçindeki Zıtlıklar

Sesler… Dışarıdan gelen sesler. Kahkahalar, hıçkırıklar, küfürler… Hem ürkütücü hem rahatlatıcı. Bu zıtlıklar da hep birlikte olur zaten. Hayır olmaz, genellemek doğru değil. Aslında bu sesler dışarıdan da gelmiyor. Farkında olduğum bir gerçekle yüzleştim, evet. Dışarıdan gelen normal gülmeleri hıçkırmalar olarak duyuyorum, sessiz ağlamaları da kahkahalar.

Karanlık… Hem de nasıl karanlık. O kadar karanlık ki kimse farkında değil. Utancından, görünmeyen gövdelerin gösterisini saklayan bir karanlık. İçinden kahkahalar duyduğum karanlık evet. Bu kahkahaların tek bir sebebi var; güç. Güçlünün yanında olma kaynağını kullanıp, patlatılan kahkahayla güçlü görünmek. İçindeki pislikleri saklama çalışmaları sadece. Ama kimse görünmediğinin farkında değil. Kimse farkında değil karanlığın. Nasıl göründüğünün farkında değil. Kahkahaları duyuyorum ama bana farklı duyuluyorlar.

Koku… Herkesin alıştığı koku. İnsanoğlu neye alışmıyor ki zaten. İnsanlık kokusu. İnsanlığın ölüsünün kokusu. Herkes kokuyu bastırmanın derdinde, leşi kaldırmayı düşünense yok.

Çünkü gören yok. Çünkü her yer karanlık. Göremedikleri dünyada görünmek uğruna harcanan boşluklar var sadece. Sadece sesler var, dinmeyen sesler. İnsanoğlunun her şeyi bastırmak için yükselttiği sesi var. Ama ben onları başka duyuyorum, bambaşka duyuyorum.

bulut sonbahar illüstrasyon zıtlıklar

Delirdim mi yoksa? Hayır delirenler onlar. Farkında olmayanlar onlar. Zaten kimseye benzemiyorsan deli diyorlar. Halbuki aynaya bakıp gerçeği görmeye yüzleri yok sadece. Yoksa bu kadar zıtlık insanlık işi değil. Akıl işi değil, vicdan işi hiç değil. Duyuyorum işte onları, duyuyorum gerçekleri. Karanlık onların dışındakileri gizledikçe içindekileri görüyorum. İçlerindeki bastırılmış güzellikleri, pisletilmiş temizliği görüyorum. Ama o kadar derinde ki, o kadar küçülmüş ki ancak hayalimde görüyorum. Keşke diyorum, keşke herkesi kendine getirecek bir ayna olsaydı, o aynada kendilerini görebilecekleri bir güneş olsaydı. Keşke… E bunların hiçbiri benim için de yoksa? Ya da en azından ben de göremiyorsam?

Deliren ben miyim diye sordum aynadaki görüntüme. Cevapsız kaldı başını eğdi sadece. Kaldırdım başını. Boşver dedim, gerçekler daha güzel.

Konuk Yazar: Limonata

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Edebiyat Kategorisinde Son Yazılar

Sevgi Eken Sevgi Biçe

Saçıma ak düştü bu sene, İlk tanenin havaya düşmesi gibi; Hiç olacak olanın üstüne. Hissettim o

Şapșik

En beklenmedik anda, nameler getirdi güvercinler. Bilmiyorum nasıl vardım yanına, başım kollarımın arasında. Bakışınca gözlerinle, düşüncelerim

Kardan Adam

Güneşin ilk ışıkları henüz yeni yeni karların üzerine vuruyordu. Sabah koşusunu yapmak için evinden hızlı adımlarla

Aynaya Bakınca -1

Saat hayli geç olmuştu ama aksi gibi canı çay çekiyordu. Çayı içtikten sonra gece uyuyamamak vardı