Cadılık; kültürümüzde olmayan, belki de şarlatanlık olarak tabir edebileceğimiz bir terimdir. Oysaki Avrupa’da öyle mi? Şaşılacak kadar ciddiye alınan, uğruna insanların yakıldığı bir inanış. Bir bakıma da sanat dalı. İlginç ama inanan insanlar için gerçek. Hatta o kadar gerçek ki cadılık dini bir boyut kazanmış. Daha bilmediğimiz neler neler…
Cadılar genelde bizim masallarda dinlediğimiz kadarıyla yaşlı, çirkin, süpürgeli kötülük timsali varlıklar. Evet, kötülük timsali olduğu doğru ama yaşlı ve çirkin konusu tamamen yanlış. Cadılık sanatına kendini adamış olan insanların dul ve yaşlı görünümüne bakılarak bu sonuca varılmış. Tabii, bu eskiden böyleymiş; cadılık bir din olmadan önce. Wicca dini, mensupları ise Wiccan’lar… Amaçları ise mutlak zenginlik. Amaçlarına ulaşmak içinse kimi insanlara yardım niteliğinde başka insanlara kötülük yapıyorlar. Enerjilerini bu sayede arttırıyorlar. Cadılar için olmazsa olmazlardandır enerji. Öyle ki çalışırken -etraflarında- hep bir masada mumlar, tütsüler… Literatürdeki adıyla cadı altarı. Her cadıya özel olan kutsanma ritüeliyle tanrı ve tanrıçaya adanmış nesneler bulunduran bir altar. Tanrı ve Tanrıça diyorum çünkü Wicca dini aslında eski doğa dinlerinin modernize olmuş hali.
Eski demişken, Wicca dini çıkmadan önce Avrupa’da cadı mahkemeleri kurulurmuş: Salem Cadı Mahkemeleri. Ondan önceki yöntemleri ise oldukça ilginç: Yargıtayları, meşhur cadı pastaları… Pasta ama aklınıza hemen öyle çikolatalı minik şekerli pastalar gelmesin. Cadı olduğu düşünülen insanın idrarından ve çavdardan yapılan sonra köpeğe yahut bir ata yedirilen oldukça garip bir ekmek. Sonucunda ekmeği yiyen hayvan, normal dışı davranışlar sergiliyorsa bu durum onun cadı olduğuna işaretmiş. Fakat günümüzde bu delirmenin ekmeğin içindeki maddeden kaynaklandığı ortaya çıkmış. Garip olduğu kadar suçsuz insanların yakılmasına sebebiyet vermiş bir yöntem. Salem Cadı Mahkemeleri kurulduktan sonra da durum pek değişmemiş. Cadı pastası ve insanları yakmak kaldırılmış yerine intihara sürüklemek gelmiş. Bu şekilde dokuz insan ölmüş.
Cadıların kullandığı tuhaf nesneler de var tabii. İlk olarak takvimleri söyleyebilirim. Sekiz ana Sabbath’ları var. Hepsi bir doğa değişimini gösteriyor. Festivallerle kutlanıyor. Ritüeller için fazlasıyla önemli: Imbolc, Ostara, Beltane, Midsommar, Lughnasadh, Jule, Mabon, Samhain. Diğer insanlar için en meşhur olanı Samhain. Bilinen adıyla Cadılar Bayramı. Wiccan’ların bir nevi yılbaşısı. Yılbaşıları genelde coşkuyla, güzel kostümlerle kutlanır, Cadılar Bayramı ise korkunç kostümlerle…
Peki cadılar insansa, neden korkunç kostümlerle kutlansın dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü cadılar Samhain’de ruh perdesinin iki âlem arasında kalktığını, kötü ruhların dünyaya indiğini ve cadılara zarar vereceğini düşünür. Bu yüzden bayram tuhaf kostümlerle kutlanır. Bizim alemimize inen kötü ruhlar korksun diye. Cadıların en önemli kullandığı kişisel eşyaları ise gölgeler kitabıdır. Her cadıya özeldir, kendisi tarafından yazılması gerekir. Büyülerinde kullandığı yöntemleri, maji’lerini yazmalıdır. Grup halinde yaşayan cadılar için bu kitap nesilden nesile geçebilir. Yalnız yaşayan cadılar için bu kitap başkasına verilemez. Yani cadının özelidir.
Daha anlatılacak çok şey var ama lafı fazla uzatmak sizleri de sıkmak istemiyorum. Meraklısına deyip, müsaadenizi isteyip bir kapı aralıyorum.
Jeanne d’Arc geldi aklıma, yakılma olayını görünce. O da Fransa’da halkını İngilizlere karşı savunmaya çalışıp önderlik etmiş. Lakin İngilizler de diri diri yakmış, bunun sonucunda halk hakkını daha fazla aramaya başlamış. Jeanne d’Arc’ın cadılıkla alakası yoktu ama o da halkı düşünen biriydi. Elinize sağlık.
Güzel yorumunuz ve bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. Sayenizde ben de yeni bir bilgi öğrenmiş oldum.