Bunu birkaç başlık altında işleyeceğiz. İlk olarak dolar neden bu kadar güçlü bir para birimi, ne zaman ve nasıl bu güce ulaştı, bunlara bakacağız. İkinci olarak Türkiye’nin de içinde bulunduğu kırılgan beşli ne demek ve bu grup neden bu kadar hassas, ona değineceğiz. Son olarak ise birçok ekonomistin dediği gibi yapısal reform nedir ve bizi nasıl etkiler, diye kafa yoracağız.
İçindekiler
Dolar Neden Rezerv Paradır?
Sorunun cevabını en iyi şekilde açıklamak için rezerv paranın ne olduğuna değinmemiz lazım. Rezerv para merkez bankaları ve uluslararası finans kuruluşlarının portföylerinde bulunan döviz ve altın cinsinden varlıkları ifade etmektedir. Dünya ticaretinde aktif olarak kullanılan paralar rezerv para olmaya aday paralardır. Yaklaşık olarak %60’lık dünya geneli rezerv para olma oranıyla dolar 1. rezerv para olurken %25’lik oranla doları euro takip etmekte.
Peki dolar bu yüksek oranı nasıl yakaladı? Para insanlık tarihinde kendine yer edinmeye başladığında altın, gümüş, bakır gibi madenlerden yapılmaktaydı. Zaman içinde altın rezerv olarak tutulup ona endekslenmiş kâğıt paralar basılmaya başlanmıştır. Fakat 2. Dünya Savaşının sonlarına doğru Temmuz 1944’te ABD’de küçük bir kasaba olan Bretton Woods’ta Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansında o güne kadar gelen mevcut sistemden farklı bir sisteme geçilmesi amaçlı bir anlaşma imzalanmıştır.
-Anlaşmada katılan ülkeler için sabit kur benimsenmiş ve anlaşmayı kabul eden ülkelerin paraları bulundurdukları altın miktarına değil, dolar üzerinden ayarlanması kabul edilmiştir. Dolar ise 1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olacak şekilde ayarlanmıştır.
Diğer ülkeler neden kendi paralarının değerini dolar üzerinden fiyatlandırılmasını kabul etti? Soru aslında doların neden hala en güvenilir para birimi ya da rezerv para olmasının nedenini de açılıyor. Bunun başlıca nedeni tıpkı 1. Dünya Savaşında olduğu gibi 2. Dünya Savaşında da ABD’nin savaş cephelerinden uzak olmasından kaynaklanıyordu. Bu sayede zaten döneminin üstünde sanayi ve ekonomik güce sahip olan Amerika, savaştan dolayı yerle bir olmuş diğer ülkelere karşı büyük bir güce kavuşmuş oldu. Sıcak paranın ve yatırımların en büyük özelliği yüksek risk dönemlerinde güvenli limanlara sığınmaktı. Bütün yatırımları dolayısıyla gücü kendine çeken ABD, Bretton Woods’ta düzenlenen konferansta İngiltere’nin muhalefetine karşı kendi görüşünü kabul ettirdi. 1970’li yıllara kadar süren dolar-altın ilişkisi ve bundan değerini alan diğer ülkelerin paraları Amerika’nın ekonomik krize girmesiyle dağıldı. Fakat insanların zihninde hala dünyanın en güvenilir ülkelerinden biri olarak kalması, ayrıca dünya ticaretinde en aktif ülke olması sayesinde günümüze kadar rezerv para olarak doların kullanılmasını sağlamış bulunmaktadır.
Yazı Önerisi: John Maynard Keynes ve Keynesyen Ekonomi
Kırılgan Beşli ve Türkiye
Bu terim ilk kez Ağustos 2013’te Morgan Stanley tarafından ortaya atıldı. İlk açıklandığında Türkiye, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya, Brezilya varken ilerleyen zamanlarda liste kendini güncelledi ve ülkelerde değişim oldu. Fakat Türkiye listede sürekli bulunmaktan kaçınamadı. Listenin oluşumunda ana etken olan cari açık, enflasyon, işsizlik, büyümede oluşan istikrarsızlık, dış finansmana karşı olan aşırı bağımlılık bizim bir türlü kurtulamadığımız etkenler.
Sürekli olarak bu hassaslığından dolayı risk grubunda olan ülke ekonomileri, yapısal reformlar yapılmadıkça olası iç ve dış etkenlere karşı diğer ülkelere oranla kötü anlamda tepkiler vermeye devam edecek gibi duruyor. Bunu zamanında Brezilya’da, şu anda özellikle Arjantin’de ve Türkiye’de görmekteyiz. Rezerv para egemenliğini elinde bulunduran dolar yani dolayısıyla ABD dünyayı etkileyen bir numaralı etken. Örneğin FED’in parasal genişleme politikasını durduracağı hakkında verdiği demeçlerden sonra gelişmekte olan ülkelerdeki paralar ABD’ye yönelmeye başlamıştı. Daha sonrasında duran parasal genişlemeyi ABD’de artan faizler üstüne bir de ABD’nin parasal sıkılaşma tedbirleri eklenince gelişmekte olan ülkeler sıkıntıya düşmeye başlamışlardı.
Yapısal Reform Neymiş?
İster televizyonumuzu açtığımızda izlediğimiz ekonomi programlarında, istersek de yolda, evde, iş yerinde, okul yani kısacası hayatımızdaki herhangi bir yerde ekonomi hakkında yaptığımız sohbetlerde sürekli bazı şeylerden yakınırız. Keşke şunu şöyle yapsaydık ya da burada neden bunu yaptık tarzı konuşmalar içine gireriz. Özellikle ekonomi hakkında bilgili kişiler, ekonomi iyi veya kötü olsun, sağlıklı bir ekonomi, güzel bir sosyal çevre yani refahımız için yapısal reformlar yapmalıyız derler. Nedir bu yapısal reform? Yapısal reform, iş yapma ortamını daha elverişli hale getirmeyi, eğitimde kalite seviyesini artırmayı ve iş gücü piyasasını daha esnek hale getirecek düzenlemeleri yapmayı içeriyor.
Örneğin eğitim alanında yapılan reformlar bizi nasıl etkiler? Gelecek nesli, ilerleyen mesleki gelişmelere daha hazır ve nitelikli hale getirir. Bu sayede üretilen mallar kaliteli olur. Dış piyasada mallarımız talep görmeye ve ülkemize döviz girmeye başlar. Ayrıyeten doğru bir eğitim alan kişiler sosyal olarak da kendini yetiştirmiş olur ki ülkedeki suç oranları düşer, sosyal ve ekonomik refah da artmış olur.
Dolar hayatımızın tamamı aslında. Üretimimiz yok, yabancı sermaye istediği gibi top koşturabiliyor tehdditlerle. Kalıcı çözümler bulunmalı artık
Günümüzde hiçbir ekonomi yoktur ki dolarsız olabilsin. Ama ekonomik güç dendiğinde bizim ölçeklerimizden birisi ise siyasi oyunlar karşısında dolar kartının etkisini azaltabilme dereceleridir. Bunun için tek gerekli olan YAPISAL REFORMlardır. Bekleyip göreceğiz. Yorumunuz için teşekkürler.
En temel neden yeterli üretimimizin olmayışıdır. Yeterli üretim olmasa bile turizm ile hizmetler ile inşaat sektörü ile ayakta kalabilirsiniz. ancak günübirlik riskler en ufak bir tökezlemede sizi yıkar. dolar yükselmeye zaten yer arıyor. küresel makro yatırımcıları Türkiye shortlamayı evrensel gelir kaynağı olarak görüyorlar bu büyük bir utanç