Satranç şampiyonu Magnus Carlsen

Dünya Satranç Şampiyonu Magnus Carlsen ve Başarı Hikayesi

/

Dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, satranç konusunda çok özel bir yetenek. Şu anda herkes onu biliyor ve tanıyor olsa da satrançta elde ettiği başarının bir geçmişi var. Oldukça iyi bir hafızaya sahip olan Carlsen’in muazzam hafızası da çeşitli kaynaklarda kendisine yer edinmiş.

Satranç, hayatın da kendisi aslında. Aldığımız kararlar, karşılaştığımız olaylardaki tepkilerimiz, acılarımız ve kederlerimiz; satranç taşlarıyla sembolize edilmiş gibi duruyor. Her ne kadar satranç bir “oyun” olarak görülse de satrançta yapacağımız hamleler, hayatta atacağımız adımları kurgulama şeklimize çok benziyor. Kaleniz, filiniz, veziriniz ile doğru hamleler yapmaya ve rakibinizin sizi “mat” etmesini önlemeye çalışırken hep bir sonraki hamleyi düşünmek durumundasınız.

Gerçek hayatta da durum buna benziyor. Tam anlamıyla aynı demek mümkün değil. Eğitimimiz, iş yaşantımız ile ilgili kararlar verirken aslında bir sonraki adımı düşünmek durumunda kalıyoruz. Bu husus, satranç tahtasında yaptıklarımıza çok benziyor. Fakat hayat, hiç hesapta olmayan şeyleri de karşınıza çıkarıyor olabilir. Bu durumda, daha önceden yapmış olduğunuz planlar devre dışı kalacaktır. Bunun yanı sıra çoğu zaman, hayatı doğaçlama yaşamak gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle her konuda plan yapmak, hayatı biraz da ıskalamak anlamına geliyor.

Peki dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, hayatı satranç tahtasındaki gibi mi planladı? Sahi, Magnus Carlsen’i Magnus Carlsen yapan şey de nedir? Bu soruları sorarken aklıma kadim filozofların, maddenin ardındaki değişmez şeye odaklanmaları ve bu konuda yaptıkları sorgulamalar geldi. Magnus Carlsen olmanın ardında yatan şey tam olarak ne?

Satranç Şampiyonu Magnus Carlsen: Başarı Tesadüf müdür?

Son dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, 30 Kasım 1920 tarihinde Norveç’te dünyaya gelir. Çok erken yaşlarda satranç öğrenen fakat ilk zamanlarda satranca yeterli derecede eğilmeyen Carlsen, küçük yaşlardan itibaren çeşitli etkinliklere katılmış ve entelektüel seviyesini yükseltmiştir. Bunun yanı sıra bulmaca, lego gibi oyunlara da merak duyduğunu belirtelim.

Ayrıca Carlsen’in, kendinden önceki dünya satranç şampiyonlarıyla ortak bir yönü bulunuyor. 5 yaşındayken ülkelerin yüzölçümleri, nüfusları, bayrakları ve başkentlerini biliyordu. Bu konuda daha da fazlasını yaptı. Norveç’teki belediyelerin büyük bir kısmının bayrakları, yüzölçümleri ve idari merkezlerini ezberleyerek herkesi şaşırttı.

Elbette bu özelliği, satrançtaki başarısının hiç de tesadüf olmadığını açıklamaya yetiyor. Satranca ilk başladığı zamanlarda ablası ile maçlar yapıyor ve ablasını yenmeye odaklanıyordu. Fakat zaman ilerledikçe satranç bilgisi de hedefleri de büyüdü. Dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, babasının kendisine gösterdiği oyunları tekrar tekrar oynuyordu. Böylelikle satranç tahtası üzerindeki incelemelerini derinleştiriyordu.

Carlsen, satrançtaki yeteneklerini geliştirecek isimlerle de tanışmaya başladı. Bu isimler arasında eski Norveç Gençler Şampiyonu Torbjorn Ringdal ve ulusal şampiyonayı 7 kere kazanan GM Simen Agdestein bulunuyordu. Doğru isimlerle tanışan Carlsen, kısa bir süre sonra satrançtaki hünerlerini de göstermeye başlayacaktı.

Muhteşem Bir Zekanın Yansıması

Son dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, artık çeşitli turnuvalara katılıyor; bu turnuvalarda başarılı sonuçlar alıyordu. Temmuz 2000’de 11 Yaş Kategorisinde Norveç Şampiyonluğu’na 9 yaşındayken katıldı. O yılın şampiyonu olmayı başardı. Aynı yıl eylül ayında Norveç Genç Takımlar Şampiyonası’na katıldı. Karşısında, en iyi genç satranççılar bulunuyordu. Carlsen’in üstün performansını bir kere daha ortaya koyma vakti gelmişti.

Jostein Thorsen ile eşsiz bir maç oynayan ve rakibini mat eden Carlsen’in o maçtaki açılışı şu şekildeydi:

Carlsen, piyon d4 sürdü, rakibi d5. Carlsen’in bir sonraki hamlesi c4’tü. Merkeze hakim olmak için piyon sürüşlerine devam ediyordu. Rakibi d4 sürüşü ile c hattındaki piyonu alarak adeta Carlsen’e dur diyordu. Fakat Carlsen’in bir sonraki hamlesi at c3 sürüşü yapmaktı. Fil ve vezirin iş birliği içinde rakibini mat eden Carlsen, üstün yeteneğini bir kere daha göstermeyi başardı.

Tabi Carlsen’in elde ettiği başarı bu kadarla kalmadı. 2002 yılında Avrupa’da altıncılık elde etti. Daha sonra 12 Yaş Altı Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’nda birinciliği paylaştı. Satrançta “Büyük Usta” anlamına gelen “GM” unvanın 2004 yılında aldı. Elde ettiği başarılar, satranç konusunda dünya çapında tanınır olmasını sağlamıştı.

İlk GM unvanını aldıktan 2 ay sonra, ikinci GM unvanını da aldı. Daha sonra İzlanda’da düzenlenen yıldırım turnuvasına katıldı. Burada, çok özel isimlerle eşleşti. Bu isimlerden ilki, en iyi 10 oyuncu arasında bulunan Karpov’du. Karpov’u yenen dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, Kasparov ile eşleşti. Beraberlik, Carlsen için kolay gelmişti.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Gıda İntoleransı ile Besin Alerjisi Arasındaki Farklar

Nisan ayında üçüncü GM’sini de alan Carlsen, artık oldukça tanınmış bir isimdi.

Dünya Satranç Şampiyonluğu Hâlâ Onda

Carlsen’in elde ettiği başarıların sonu gelmiyordu. 2013 yılının Kasım ayında Eski Dünya Satranç Şampiyonu Viswanathan Anand’ı yenen Carlsen, 2013 Dünya Şampiyonluk Maçını kazanarak dünya satranç şampiyonu unvanını kazandı. Tabi Carlsen için bu yeterli değildi. 2014, 2016, 2018 ve 2021 yıllarında düzenlenen Dünya Satranç Şampiyonası’nda da birinci olan ve şampiyonluk unvanını kimseye kaptırmayan Carlsen, hâlâ dünya şampiyonu.

Dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen için bazı maçlar oldukça önemlidir. Bu maçlar;

  • Carlsen ile Garry Kasparov eşleşmesi.
  • Carlsen ile Veselin Topalov eşleşmesi.
  • Carlsen ile Boris Gelfand eşleşmesi.
  • Carlsen ile Hikaru Nakamura eşleşmesi.
  • Carlsen ile Viswanathan Anand eşleşmesi.

Elde ettiği başarılar, Magnus için tesadüf olamazdı. Kendini satranca adamış, bu alanda kendisini yetiştirmek için elinden geleni yapmış ve dünya şampiyonalarında zorlu rakiplerini tek tek elemeyi bilmişti. Belki de satrancın hayat ile özdeş olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle attığı her adımın, satranç tahtasındaki taşların hareketlerine benzediğine inanıyordu. Satrancı neyle özdeşleştirdiğini bilmesek de başarıya odaklandığını anlamamak mümkün değil. Belki bir yazımızda da çok ünlü oyunlarından birine odaklanırız, kim bilir!

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Genel Kategorisinde Son Yazılar