Amerika Birleşik Devletleri ve onun Asyalı müttefikleri, Kuzey Kore’yi ciddi bir güvenlik tehditi olarak görüyorlar. Dünyadaki en büyük konvansiyonel askeri güçlerden birisi olan Kuzey Kore, gelişen füzeleri ve nükleer testleri ve agresif söylemleriyle, dünya çapında endişe uyandırdı. Fakat dünya güçleri Kuzey Kore’nin nükleer silahları elde etme yollarını yavaşlatmakta etkisiz oldu. Kuzey Kore Lideri, Kim Jong-un, nükleer programı kendi rejiminin devamı için bir araç olarak görüyor. Dünyadaki en fakir ülkeler arasında kalırken, Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, Kuzey Kore yaklaşık olarak kendi gayri safi yurt içi hasılasının (GDP) çeyreğini askeriyeye harcıyor. Bu riskli politikası, istikrar ve güvenliği korumayı amaçlayan bölgesel ve uluslararası ortaklıkları test etmeye devam edecektir.
İçindekiler
Kuzey Kore’nin Nükleer Kapasitesi Ne?
Kuzey Kore bir seri kısa-, orta-, ve kıtalararası- menzile sahip füzelerini ve denizaltı balistik füzelerini test etti.
Ülkenin sahip olduğu nükleer stok tahminleri farklılıklar gösteriyor: bazı uzmanlar Pyongyang’ın on beş ila yirmi adet nükleer silaha sahip olduğuna inanıyorken, Birleşik Devletler istihbaratı bu sayının otuz ila altmış arasında olduğuna inanıyor. Kuzey Kore yönetimi, Temmuz 2017’de, büyük nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip iki adet kıtalararası balistik füze (ICBM) test etti. Pentagon Kuzey Kore’nin ICBM testlerini doğruladı ve verilerine göre yeni füzenin 10,400 kilometrelik potansiyel menzili olduğu, eğer düz bir yörüngeyle ateşlenirse ABD’nin ana topraklarına yetişecek kapasiteye sahip olabileceği tahmin ediliyor.
Diğer ülkelerdeki ABD analizcileri ve uzmanları, Kuzey Kore’nin sahip olduğu ICBM türü füzenin nükleer yüklenmeyi taşıyabilme ihtimalini hala tartışıyorlar ve sahip olduğu ICBM füzelerinin atmosfere yeniden girdiğinde parçalanmadan hedefe ulaşma olasılığı hala belirgin değil. Temmuz 2017 tarihli gizli bir ABD istihbaratı değerlendirmesi, Kuzey Kore’nin nükleer savaş başlıklarını kendi balistik füzelerine sığdırabilecek teknolojiyi geliştirdiği sonucuna vardı.
Bu testlerden önce, Kuzey Kore beş adet nükleer test yürütmüştü: Kim Jong-il yönetiminde Ocak 2006 ve Mayıs 2009; Kim Jong-un liderliğinde Şubat 2013, Ocak ve Eylül 2016 tarihlerinde. Gelecekte yine nükleer testler olacağı tahmin ediliyor. Kuzey Kore uranyum ya da plütonyum dereceli silahlara sahip bombaların nasıl üretileceği, nükleer silahların ana bileşeni olan bölünebilir materyalleri yapmak için gerekli birincil elementlerin ne olduğu bilgilerine sahip.
Her testte, Kuzey Kore’nin nükleer patlamaları güçlendi. 2006’daki ilk patlama, iki kiloton TNT’ye (patlamanın gücünü ölçmek amacıyla kullanılan bir enerji birimi) eşdeğer miktarda bir plütonyum yakıtlı atom bombasıydı. Washington’daki tarafsız bir düşünce kuruluşu olan Nuclear Threat Initiative verilene göre, 2009’daki test sekiz kiloton veriminde; 2013 ve Ocak 2016 testleri yaklaşık on yedi kiloton veriminde; ve Eylül 2016 testi yirmi beş kiloton verimindeydi. (Karşılaştırmak için, ilk atom bombası olan, ABD’nin 1945’te Hiroshima’ya attığı bomba, tahmini olarak on altı kiloton verimindeydi.)
Bu patlamaların gücü şiddetlendikçe, iki ülkenin de nükleer testleri ve füze testleri hızlandı. 2011’in sonlarına doğru Kuzey Kore’nin lideri olan Kim Jong-un yönetiminde, nükleer program belirgin bir şekilde hızlandırıldı. Rejimi altındaki üç teste ilaveten, babası ve dedesinin denemelerinden çok daha fazla olmak üzere, ülke toplamda yetmiş beşten fazla füze testi gerçekleştirdi.
Kuzey Kore’nin balistik füzelerinin doğruluğu ile ilgili bilinmeyenler varlığını sürdürüyor. Uzman gözlemciler çoğu kez bu füzelerin kusurlu olduğunu çünkü hedef sistemlerinin Sovyetler Birliği’nden kalma olduğunu söylüyorlar. Fakat bazı sığınmacılar ve uzmanlar Kuzey Kore’nin Çin’in navigasyon sistemiyle benzer olan GPS hedefleme sistemi kullanmaya başladığını söyledi. Bu sistemlerin kaynağı hakkında ve Kuzey Kore’nin sahip olduğu füzelerin çalışır ve gerçek bir durumda olup olmadığına ilişkin sorular artmaya başladı.
Kuzey Kore’nin Nükleer Programı Başka Ülkeler Tarafından Destekleniyor Mu?
Kuzey Kore’nin nükleer programı ağırlıklı olarak yerli olmasına rağmen yıllar boyunca dış kaynaklar tarafından desteklendi. Pyongyang 1950’lerin sonu ile 1980 yılları arasında Moskova’nın yardımını aldı: bir nükleer araştırma reaktörü inşa etmesine yardımcı oldu, füze planlarını sağladı, hafif su reaktörü ve nükleer yakıt konusunda yardımcı oldu. 1970’lerde, balistik füzelerin geliştirilmesi ve üretilmesi dahil olmak üzere savunma alanında Çin ve Kuzey Kore işbirliği yaptı. Kuzey Koreli araştırmacılar ayrıca Sovyet ve Çinli meslektaşlarıyla akademik değiş tokuşlardan yararlandı. Gerçi bu değiş tokuşlar açıkça silah üretimi konusunda olmayabilirse bile, Kuzey Kore savunma ve istihbarat analizcisi olan Joseph S. Bermudez Jr.’a göre, araştırmaların paylaşılmasıyla ve nükleer tesis ziyaretleriyle öğrenilen bilgiler askeri bir nükleer program yürütmek amacıyla kullanılabilmektedir.
Pakistan 1970’lerde Kuzey Kore’nin önemli bir askeri işbirlikçisi olarak ortaya çıktı. Bu iki taraflı nükleer işbirliği, İran-Irak Savaşı (1980-1988) süresince balistik füze çalışmaları amacıyla iki ülkenin araştırmacılarının İran’da bulunmasıyla başladı. 1990’larda, Pakistan’ın nükleer programını militarize eden Abdul Qadeer Khan aracılığı ile Kuzey Kore Pakistan santrifüj teknolojisi ve planlarına erişim elde etti. Pyonyang ayrıca Pakistan’ın muhtemelen Çin’den elde ettiği uranyum savaş başlığı planlarını elde etti. Bu değiş tokuşta, Pakistan Kuzey Koreli füze teknolojisini aldı. Khan’ın doğrudan mı yoksa dolaylı olarak mı Pakistan hükümeti adına hareket ettiği belirsizliğini koruyor. (Khan’ın uluslararası ağı ayrıca, İran ve Libya dahil olmak üzere alıcılara kaçak nükleer teknoloji ve malzeme satıyordu) Pakistan’dan kazanılan nükleer bilgiler Kuzey Kore’nin bomba için bir uranyum rotası izlemesine ve santrifüjler çalıştırmasına yol açtı.
Üçüncü kişiler, nükleer silahlanma ve santrifüj inşası için gerekli metal malzemeleri nakliye ederek Pyongyang’ın programını ayrıca kolaylaştırdılar. Kuzey Kore 1960’lardan beri ateşli silahlar ve nükleer silah programını arttırmak amacıyla teknoloji, malzeme ve plan temini için gizli bir ağ geliştirdi. Bermudez’in söylediğine göre zamanla, Kuzey Kore’nin ağları Avrupa odağından Asya ve Afrika odağına kaymıştır ve malzemeler Kuzey Kore’nin ellerine erişmeden önce genelde birçok kez takas yapılmaktadır.
Kuzey Kore Hangi Yaptırımlarla Karşı Karşıya Kalmıştır?
Kuzey Kore’nin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’ndan (NPT) 2003 yılında çekilmesi ve füze testiyle birlikte 2006’daki ilk nükleer testi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Kuzey Kore’nin eylemlerini kınayan ve ülkeye yaptırımlar koyan kararları oybirliğiyle kabul etmeye teşvik etti. Güvenlik Konseyi, Pyongyang’ın davranışlarını değiştirme umuduyla yaptırım kararlarını sabitledi. Bu ek tedbirler Kuzey Kore’nin balistik füze ve nükleer silahlanma programlarını destekleyen materyallerin ve teknolojilerin satışını, finansal desteği ve silah satışını yasakladı; ayrıca belirli değerli mallara ve diğer dış ticarete kısıtlamalar koydu ve Kuzey Kore’ye giden kargoların teftiş edilmesi yönünde baskı uyguladı.
Yaptırımlar Kuzey Kore’nin malzemelere erişimini kısıtlamasına rağmen bunları bütün uluslararası kargo şirketlerine uygulatmak ve düzenlemek zordu. Daha yakın zamanlarda, Kuzey Kore finansal kaynaklarının askeri ve nükleer gelişmeler yönünde büyümesini engellemek amacıyla büyük bir baskı uygulandı. Bazı uzamanlar ve yöneticiler, Çin’in balistik füze programına evvelden yaptığı desteği, Kuzey Kore ile devam eden ticari ilişkileri ve yaptırımların sönük kalmasını kınadı.
Ayrı olarak Kuzey Kore; İran, Libya, Suriye, Mısır, Vietnam, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri ve Myanmar gibi ülkelerle füze satışı ve nükleer teknoloji paylaşımında bir rekora sahip. Bu ülkelere gizlice “nükleer ve balistik füze ile ilgili ekipman, teknik bilgi ve teknoloji” aktardı. Kuzey Kore’nin ekonomik kısıtlamaları göz önüne alınırsa, nükleer terörizm potansiyelini arttırarak daha fazla nükleer madde ve bilginin satılabileceğinden korkulmaktadır.
Kuzey Kore, Başka Kitle İmha Silahlarına Sahip Mi?
Kuzey Kore’nin hardal gazı, klorin, fosgen, sarin ve VX sinir gazı içeren kimyasal silah cephaneliğine sahip olduğuna inanılıyor. Rejimin “sinir, blister, kan ve boğucu ajanlar üretme kapasitesine” sahip olduğu ve 2,500 ila 5,000 ton arasında kimyasal silah bulundurduğu tahmin ediliyor. Sahip olduğu kimyasal toksinler; ateşli top mermileri, roketler ve füzeler aracılığı ile ateşlenebilir. Kore Halk Ordusu, kontamine olmuş bir ortamda savaşma potansiyeliyle eğitim görür. Kuzey Kore kendi kimyasal silah programını geliştirmek için daha önce Sovyetler ve Çin’den yardım aldığını bildirmişti.
Biyolojik silahların üretimi, geliştirilmesi, depolanması ve elde edeilmesi girişimlerini yasaklayan bir antlaşma olan Biyolojik Silahlar Konvansiyonu’na 1987 yılında dahil olmuşsa bile, Kuzey Kore’nin bazı biyolojik silah yeteneklerine sahip olduğuna da inanılıyor. 1988’de; boğucu, zehirleyici ve diğer tür gazların savaşta kullanımını yasaklayan Genova Protokolü’nü kabul etti. İddiaya göre Kuzey tarafının şarbon (antraks) ve smallpox (çiçek hastalığı) gibi patojenleri üretebilme yeteneği var, gerçi bu patojenlerin savaş ortamında kullanılabilip kullanılamayacağı belirsizdir.
Kuzey Kore’nin Konvansiyonel Askeri Yetenekleri Nelerdir?
Kuzey Kore, ülkenin silahlı kuvvetlerinde bulunan 1,1 milyon personeliyle birlikte dünyanın en büyük askeri kuvvetleri içerisinde dördüncü sırada yer alıyor ve bu miktar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyor. Kuzey Kore Anayasasının 86. Maddesi “Ulusal savunma, vatandaşlar için en yüce görev ve onurdur” şeklindedir ve bu madde tüm vatandaşların orduda hizmet etmesini şart koşmaktadır. Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı raporuna göre, Rejimin 2004 ile 2014 yılları arasında askeri giderlerine yaklaşık olarak her sene 3,5 milyar dolar ödedi. Fakat Pyongyang komşuları ve düşmanları tarafından dolar karşılaştırması bakımından geride kalmış bir durumda ve güvenlik uzmanlarına göre kullandığı malzeme ve teknolojiler eskimiş bir halde bulunuyor. Rejimin askeri pozisyonunu ve füzelerini Seoul’a yöneltmiş olması, Kuzey Kore’nin konvansiyonel kapasitesinin güney komşusu için sürekli bir tehdit olduğunu gösteriyor. Birleşik Devletler Savunma Sekreteri Jim Mattis, Kore bölgesindeki savaşın katastrofik olabileceği konusunda uyarılarda bulundu ve Kuzey Kore’yi “barış ve güvenlik adına en acil ve en tehlikeli tehdit” olarak tanımladı.
Kuzey Kore güney sınırına ve yakınlara cephaneler yerleştirdi ve ayrıca konvansiyonel füzelerini kendi komşusuna ve potansiyel tehlikelerden korunmak için Japonya’ya doğru yöneltti. 2015 Birleşik Devletler Savunma Bakanlığı raporuna ve 2016 Güney Kore Ulusal Savunma Bakanlığı raporuna göre, Kuzey Kore Silahlı Kuvvetleri 1,300 savaş uçağı, yaklaşık 300 helikopter, 430 savaş gemisi, 250 amfibi gemi, 70 denizaltı, 4,300 tank, 2,500 zırhlı araç ve 5,500 adet çoklu roketatara sahip. Ayrıca uzmanların tahminine göre Kuzey Kore farklı menzil kapasitesinde bin kadar füzeye sahip.
Kuzey Kore Bir Siber Güvenlik Tehditi Mi?
Kuzey Kore 1980 ve 1990’larda Çin ve Sovyetlerin desteğiyle bilgisayar bilimi uzmanlığını ve siber saldırı tekniklerini geliştirdi. Kuzey Kore’nin önceden yaptığı siber saldırıların çoğunluğunu bir websitesini birçok kaynaktan trafikle flood yaparak yıkma girişimi olan DDoS ve web-defacing oluşturuyordu. Kuzey Kore’nin siber saldırılarda bu iki tekniği kullanması, onların hala siber operasyonlarda sofistike olmadığını gösteriyordu. Kuzey Kore’nin siber aktivitelerinin çoğu yurtdışı altyapısını, özellikle Çin’in altyapısını ve bir noktaya kadar Malezya gibi 3. dünya ülkelerindeki nodeları kullanarak rejimin takip edilebilirliğini azaltıyor ve saldırılara karşı yaptırımları engelleyebilmesini sağlayarak ona avantaj sağlıyor. Son yıllardaki Güney Koreli bankaların ve medya kuruluşlarının uğradığı siber saldırılar ve 2014’te Sony Pictures’ın hacklenmesinin sorumluluğu Kuzey Koreli gruplara atfedilmişti.
Kuzey Kore’nin Şubat 2016 New York Federal Reserve Bankasından Bangladeş Merkez Bankası hesabıyla çalınan 81 milyon dolarlık siber hırsızlığa karıştığına dair sağlam kanıtlar bulunmaktadır. Kuzey Kore, siber operasyonları kullanarak para çalmayla tanımlanan ilk ülkedir. Kuzey Kore’nin operasyonları gittikçe daha cesur hale geliyor. Araştırmacılar Kuzey Kore’yi mali kurumlara artan sayıdaki siber saldırılarla ilişkilendiriyor. Güney Kore, Kuzey Kore’nin Aralık 2016’da askeri siber komutasını ihlal ettiğini açıkladı. Stratejik ve Uluslararası Çalışma Merkezi, Kuzey Kore’nin hem siyasal hem de askeri siber yeteneklerini büyütmeye ve geliştirmeye yoğun bir yatırım yapmış olduğunu bildirdi. Council on Foreign Relations’ın Dijital ve Siber Güvenlik Programı’nın yöneticisi Adam Segal; Pyongyang ve hükümete bağlı siber birimlerinin siber saldırıları askeri çatışma durumunda çaydırıcı faktör, ülkenin yetenekli ve tehlikeli olduğunu gösteren bir etken olarak ve mali kazanç elde etme aracı olarak gördüğünü söylüyor.
Kuzey Kore’nin Militarizasyonunu Yönlendiren Nedir?
Kuzey Kore’nin felsefik yönetim biçimi iki esas; juche (kendi gücüne dayanma) ve songun ( askeri esas üzerine hareket) üzerine kuruludur. Kuzey Kore ordusu, ülke politikasında çok merkezi bir rol almaktadır ve bu ortam Kim Jong-un yönetiminde daha üst seviyelere çıkarılmıştır. Kuzey Kore liderleri hep bir saldırı beklermişçesine hareket ederler. Bunun sonucunda, Pyongyang’a göre kendi ulusunun hayatta kalmasının tek garantisi, kendisine tehdit olarak gördüklerine karşı asimetrik askeri yeteneklerini geliştirmektir.
On yıllar içerisinde Kore Savaşı silahlanmasında Pyongyang Rejimi gittikçe izole oldu. Bu izole oluşun sebebi askeri provakasyonları ve nükleer silahlarla olan ilgisinden dolayıdır. Aynı şekilde, para dolaşımı için gerekli araçların sınırlı olmasından dolayı ekonomileri global ekonomiden git gide uzaklaştı. Pyonyang’ın alt sınıf itibarına karşın Kim Jong-un milli bir strateji izleyerek güçlü temellerle ülke ekonomisini ve nükleer kuvvetini güçlendirme yolunda hareket etti.
Kim Jong-un ekonomi sözlerini tutmakta zorlanırken ordu alanında ve nükleer güçte kendini kuvvetli bir lider portresi olarak sergiledi. Kim Jong-un’a göre nükleer güçlerin iki stratejik önemi var: eksternal tehditleri yok etmek ve rejimin geleceğini temin etmek.
Kim Jong-un, gücü eline aldığından beri, uygun gördüğünde test yapma yemininde bulunmak yerine, ülkesinin nükleer gücü ve füze geliştirilmesi konusunda belirsiz bir dil kullandı. Stanford Üniversitesinden Prof. Siegfried Hecker: “Rejimin nükleer silah cephanesi, çevresindeki ülkelerle ve Güney Kore ile antlaşmalarını daha agresif bir ortama sokabilir” dedi. Pyongyang’a karşı uygulanan yaptırımlarla birlikte, Kim Jong-un kendi ordusunu güçlendirecek cesarete sahip olacak gibi görünüyor.
Çeviri
Yazar: Eleanor Albert
Çeviren: Nihat. Çeviri konusunda yardımcı olan Tunahan ve Utku’ya teşekkür ederim.
Orjinal Metin (15/08/2017)
Atom bombamız olsada ikişer sallasak hizaya gelsinler
Tam yeriydi dayanamadım:))