Minik bir zeytin ağacığıyım ben, Ege’nin benzersiz bir köyünde. Bereketli bir bahçenin tam da ortasındayım. Köylü beni çok sever. Zamanında pek çok hikayede yer aldığımı söylerlerdi. Ben buna biraz şaşırırdım, o kadar önemli miydim? Yunan mitolojisinde, benim bilgelik tanrıçası Athena ve deniz tanrısı Poseidon arasındaki yarışma sonrasında oluştuğum anlatılır. Bilmiyorum, gerçekten de böyle mi oluştum?
Köylüler, gölgemde dinlenir; huzur bulduklarını söyler. Evet, buna katılıyorum. Dallarıma kuşlar konar, ne de güzel öterler, mest olurum. Rüzgar eser, benim yapraklarım eşsiz bir melodi tutturur. Yaz aylarında, kendimi çok özel hissederim.
İçindekiler
Bir Ege Köyünde Başladı Yolculuğum
Derler ki zeytin ağacının hikayesi, insanlığın hikayesiyle iç içe geçmiş. İnsanların sevgi dolu elleri, yapraklarımda dolaşır. Bu nedenle insanlar varsa ben de varım, buna inanıyorum. Sıcağı çok severim. Ege’yi çok seviyorum. Akdeniz’de de yaşayabilirim. Ama ruhum Ege’de. Çünkü Ege’de zeytinlerim çok kaliteli olur.
Aslında Karadeniz’i de çok seviyorum ama yağışlar çok olduğu için sağlıklı olamıyorum oralarda. Oysa ne güzel manzarası var! Yeşili yeşil, mavisi mavi… Beni daha yakından tanımak mı istiyorsunuz? Ağacımın yaprakları genellikle sivri uçlu. Ayrıca gümüş renkli yapraklarım var. Güneş ışığında öyle güzel parlıyorlar ki! Ağacımın gövdesi kalın ve oldukça dayanıklı. Ben bir süper kahramanım. Bir şey diyeyim mi, uzun yıllar boyunca verimli bir şekilde ürün verebilirim. Bu yüzden mi seviyor beni insanlar?
Kendimi gökyüzüne yakın hissederim hep. Çünkü yüksekliğim 8-15 metre arasında değişir. Ama oldukça yavaş büyürüm. Acelem yok ki! Sahi siz neden acele edersiniz? Kollarınızda kol saatleri ile geziyorsunuz, ben bunu gerçekten anlamıyorum. Çünkü sürekli zamanı kontrol etmek sıkıcı bir şey olsa gerek. Zeytin ağaçları bunu hiç yapmaz.
Neyse, yapraklarıma geri dönersek yapraklarım kalın ve sert. Alt kısımları gri tüylü… Çiçeklerimin renkleri beyaz ya da sarı! Çiçeklerim o kadar güzel ki! Görseniz bayılırsınız. Her çiçekte beş taç yaprak bulunur. Ya meyvelerim?
Zeytin ağacının meyveleri, minicik zeytinler. Bu zeytinler zeytinyağı üretiminde kullanılıyor. Sofralarınızdan eksik etmediğiniz zeytinyağı, işte benim meyvelerimden elde ediliyor. O kadar gururlanıyorum ki! Bu arada zeytinlerimin renkleri siyah ya da yeşil. Sofralarınızda her ikisini de görmüş olabilirisiniz. Ben ikisini de seviyorum.
Eğer bana iyi bakarsanız, uzun yıllar yaşayabilirim. Sizlerle bir arada yaşamayı çok istiyorum. Benim gölgemde yaşamak istemez misiniz?
Nisan Aylarında Şenlenirim
Her mevsimi severim. Çünkü her mevsimin kendine özel bir havası var. Sonbahar, garip bir hüznün çocuğu gibi. Nedense sonbahar geldiğinde hüzünlenirim. Ama kötü hissettirmez bu beni. Her evde dumanı tüten kahveler olur sonbaharda. Doğa, soğuk havalara hazırlanır. Ağaçların yaprakları dökülür, bir ağıt mıdır bu acaba? Yazın geçip gitmesine doğa bu şekilde üzülür mü, bilemiyorum.
Benim en sevdiğim ay hangisi biliyor musunuz? Nisan. Çok özel ve benzersiz bir aydır nisan. Öncelikle belirtmem gerekir ki bir yıl bol meyve verirsem diğer yıl az veririm. Sevmiyorum bu huyumu ama yapacak bir şeyim de yok. Hayır, hayır kader değil. Eğer kuzey yarım küredeysem nisan ve haziran ayları arasında meyve veririm. Şimdi anladınız mı neden nisan ayını çok sevdiğimi?
Ben bir zeytin ağacıyım, nisan ayında bir türkü tuttururum. Bazen de kendi kendime şiir okurum. Ah, şiirleri o kadar çok severim ki!
“Maden geldin, uğradın yanıma
Yaslan, kavruk gövdem bu.
Yaşım kaç mı? Saymadım ki
Ya da unutmuşum, bağışla.”
diyor Birhan Keskin. Beni anlatıyor, beni.
Bedri Rahmi diye bir şairiniz var. Onu çok severim. Bir şiirinde benden bahsediyor:
“Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim.
Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.”
Zeytinlerim İlk Başta Acıdır
Zeytin ağacının serüveni oldukça uzun. Fidanın büyümesi, çiçeklerimin açması, zeytinlerimin toplanması; uzun bir yolculuğu ifade ediyor. Zaten her güzel şeye meşakkatli yollardan ulaşılmaz mı? Zeytinlerime ulaşmak için biraz çabalamanız gerekiyor. Ama bu yolculuk son derece keyifli.
Yolculuğa ilk olarak nisan ayında başlıyoruz. Nisan ayında tomurcuklarım açmaya başlıyor. Mayıs ayında ise çiçeklerim açıyor. Zeytinimin çekirdeği sertleştikten sonra zeytinlerim yağ tutmaya başlar. En yüksek oranda yağ oluşumu tamamlandığında, zeytinlerimi hasat edebilirsiniz. Hasat zamanı, ekim-kasım aylarında başlıyor, şubata kadar devam ediyor. Peki ama zeytinlerimi nasıl hasat etmelisiniz?
Farklı yöntemler var, bunlar arasından istediğinizi tercih edebilirsiniz. Zeytin ağacının zeytinlerini hasat etmenin yöntemlerinden ilki elle toplama. Yüzyıllardır insanlar zeytinleri elle toplamış. Bu nasıl bir çaba? Zeytinlerimi sırıkla da toplayabilirsiniz. Sırık ile zeytinlerime ulaşabilirsiniz. Ama hasat zamanı makine kullanmak istiyorsanız ona da bir şey diyemem. Çırpıcı makine ile hasat yapabilirsiniz. Ya da gövde sarsıcı makine kullanabilirsiniz. Ama lütfen gövdeme dikkat edin, olur mu?
Zeytini sofralarınızda görmek istiyorsanız, birkaç adımı uygulamanız gerekiyor.
- Zeytinleri istediğiniz yöntemleri kullanarak hasat edin.
- Dal ve yaprak parçacıklarını sakince temizleyin.
- Zeytinleri yıkayın, tozlarından ayırın.
Sofralarınıza Kadar Gelen Lezzetlerim
Ben bir zeytin ağacıyım. Meyvelerimi seviyorum, onların sofralarınıza konuk olmasından hoşlanıyorum. Mis gibidir benim zeytinlerim. Çıtır çıtır ekmek, biraz peynir ve zeytin… Muhteşem üçlü değil mi? Yani ben bir insan olsaydım, kahvaltıda mutlaka bunları yerdim.
Ben bir zeytin ağacıyım, meyvelerimi seviyorum. Meyvelerimin büyümesini de çok seviyorum. Sabırla büyüyor meyvelerim. Ah, bir bilseniz ben nasıl gururlanıyorum? Biliyor musunuz, ben yaşamayı seviyorum. Zeytinlerimin olgunlaşmasını, onların sofralarınıza gelene kadar eşsiz bir yolculuktan geçmesini seviyorum. Sofralarınızdaki zeytini eşsiz bir lezzet olarak değerlendirir misiniz benim hatırım için.