Yakın zamanda okumuş olduğum kitaplar arasında, zor da olsa bir seçim yaparak sizlerle bu kitaplar hakkında yorumlarımı paylaşmak istedim. Böyle bir mecrada ilk kez bir yazı kaleme almak beni hayli heyecanlandırdı. Bu heyecanımdan ötürü sürçülisan ettiysem şimdiden af ola diyorum. Keyifli okumalar dilerim.
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali
Sabahattin Ali külliyatının büyük bir kısmını okudum. İçimizdeki Şeytan da bunlardan birisi. Bir insanın yapmak istemediği ama yapmaktan da kendini alıkoyamadığı durumların içine düşmesi anlatılmakta. İçinde bir şeytan barındığına inanması ve suçu o şeytana yüklemesi edebi bir dille işlenmekte.
Refaha ermek için sorumluluklarından kaçan bir adam ve bu durumdan etkilenen bir kadın. Evet dostlarım, bunca şeytanlığa rağmen çok güzel bir roman. Hayatın, gündelik yaşantının içinden bir eser. İçimizdeki Şeytan’da, Sabahattin Ali’nin diğer eserlerinde olduğu gibi duyguların çatıştığını görürüz.
Hayatın zorluklarından kaçmaya çalışırken karanlığa gömülen aydın bireyler, bu romanda sizleri karşılayacak. Bu kitabı gönül rahatlığıyla sizlere tavsiye edebilirim. Beğeneceğinize inanıyorum.
Serenad, Zülfü Livaneli
Livaneli’nin eserlerini şahsen çok beğeniyorum. Genelde bir yazarın birçok eserini okumaya çalışarak, yazarın nasıl bir edebi kişiliğe sahip olduğunu anlamak isterim. Livaneli’nin de “Mutluluk”, “Huzursuzluk” gibi birçok kitabını okudum.
Serenad, geçmiş ile geleceğin bir karmaşası, bileşimi gibi gözüküyor. Bir Yahudi kızına aşık olmuş, onunla evlenmiş ve ömrünü onunla geçirmek isteyen ancak elem olaylarda sevdiğini kaybeden bir profesörle tanışan, bir araştırmacı kadının macerası.
Bu araştırmacı kadın olayları bir sır gibi kaleme almış. Kitabı bir uçak yolculuğunda bitirmiş gibi gözükse de romanda o kadar çok şey anlatılıyor ki romanın sadece uçak yolculuğunda bitirilebileceğine inanamayacaksınız. Her ne kadar aşk üzerine konuşulsa da polisiye romanların heyecanını yaşatıyor Serenad. Ayrıca sadece bir toplumun hakkını değil, genel olarak tüm mazlumların hakkını teslim eden bir roman. Bu kitabı gerçekten çok beğendim. Daha çok şey söylemek isterim. Ama kitabın büyüsünü bozmak istemiyorum. Sonuna kadar pes etmeden okumanızı tavsiye ediyorum. Zira incelediğim diğer kitaplara nazaran kalın bir kitap.
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek, Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov’un doğa ve insan betimlemelerinden çok hoşlanıyorum. Genel olarak bu bütün kitaplarında görülebilmekte. Sanki bir devletin geçmişini, gelenek ve göreneklerini anlatıyor. Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek’te bunlardan birisi.
Deniz avcılığı ile geçinen bir toplum, ilk defa ava çıkacak bir çocuğun o muazzam heyecanı ve aile yapısından bahsediliyor. Bir avuç suyun pay edilişi ve sonrasında yaşanan elim hadiseler…
Bu kitabı okurken kitaptaki kahramanlarla sanki aynı çaresizliği paylaştım. Suyun hayatımızdaki değerini, paylaşmanın önemini bir kez daha çok derinden hissettim. Ben bu kitabın raflarda değil, başucunda bulunması gerektiğine inananlardanım.
Dr. Jekyll ve Bay Hide’in Tuhaf Hikayesi, R. L. Stevenson
Dr. Jekyll ve Bay Hide’in Tuhaf Hikayesi, sonunu kolay kolay tahmin edemeyeceğimiz kitaplardan. R. L. Stevenson’da zaten rüyasından etkilenerek yazmış bu kitabı. Bu kitabın ana karakterlerinden biri temiz yüzlü yaşlı bir doktor, diğeri ise herkesin tiksinerek baktığı tuhaf suratlı bir adam. Bu ikisi arasında geçen tuhaf hikâye, çarpıcı bir kurguyla anlatılıyor. Bu kitabı, sonunu çok merak ettiğim için yarım saat içinde bitirdim. Çok hoşuma gitti ve bir kez daha okudum. Bir de böyle kurgusu hoşuma giden kısa kitapları, animasyon çizgi dizi izliyor edasıyla okuyorum. Çok daha güzel oluyor. Kitap hakkında ayrıntı vererek kitaptaki merak unsurlarını bozmak istemiyorum. Kitaptan alıntı yaptığım şu cümleyle yorumumu sonlandırmak istiyorum.
“İnsanın iyi ve kötü iki farklı yönünün olması aslında bir anlamda da insanın laneti gibi, bilincimizde sürekli birbiri ile çatışan iki farklı benliğimiz var. Peki bu ikisini nasıl ayırabilirdim?”
Veronika Ölmek İstiyor, Paulo Coelho
Alışılmış hayatından sıkılan, artık aynı şeyleri yaşamak istemeyen ve bunun sonucunda intiharı seçen bir kadın, akıl hastanesine yatırılıyor. Altı ay ömrünün kaldığını öğrenen Veronika’nın hayata bağlanışı, yaşadığı olaylar perspektifinde işleniyor. Özgürlüğün aslında, toplumun bize yönelttiği tutucu eleştirileri göz ardı etmekle kazanıldığını anlatıyor. Ve kendine, yaşarken çizdiği engellerden bahsediyor. Açıkçası ben bu kitabı okurken birçok yerde kendimi buldum. Alışılmış hayatın sıkıcılığından kurtulmanın yolunu intihar olarak görmesem de Veronika’nın hastanede geçirmiş olduğu zaman boyunca hayatı ve deliliği sorguladım. Bu sorgulama çok hoşuma gitti. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
*Konuk Yazar: Yedi Bela Hüsnü
Dr. Jekyll ve Bay Hide’in Tuhaf Hikayesi’nin tiyatrosunu izlemiştim. Burada görünce sevindim. İçimizdeki Şeytan kitabını da sırama eklemeye çalıştım. Bu aralar her taraftan gözüme ilişiyor. Cengiz Aytmatov’u da zaten severim. Güzel bir derleme olmuş. Elinize sağlık.
Bu kitaplardan herhangi birisi okuma listenize etki ettiyse bu beni çok memnun eder. Daha çok, beğendiğim yazarların eserlerini paylaşmaya dikkat ettim. Eksiklerim olduğunu biliyorum ve bu konuda elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
Kısaca bu güzel kitaplardan bahsettiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu tip yazılar, okumak isteyen ama ne okuyacağını bilemeyen insanlar için yol gösterici oluyor. Ayrıca her kitap hakkında genel bir çerçeve çizmek göründüğünden çok daha zor bir şeydir. Kaleminize sağlık.
Sizin yorumlarınız benim için çok kıymetli. Yazı yazmaya teşvik eden bu güzel yorumunuz için teşekkür ederim.