Yollar

Şimdi yine yollardayım. Bu, kısa uzun yollarda çok şey hayal ettim. Çok düşündüm. Kimi zaman yazdım, kimi zaman karşımda oturan altmış beş yaş üstü amcanın hikayelerle dolu alnına gömdüm.

Siyah tamponundan akan sularla, bir canavarın salyalı bedeni gibi otobüs. Kaptan sanki yağmuru geçmeye çalışıyor. Kaptan az daha dur dellenme, şimdi durur yağmur. Zaten yağmur durmazsa yetişemezsin. Bakma rüzgarın seni ittirdiğine. İnan bana yetişemezsin. Önünden soğuk yersin ama yine de yetişemezsin.

Kaptan çıldırtıyor beni. Düğmeye basıp kapının açılmasını arz ediyorum kaptana. Daha fazla dayanamayıp tek seferde atlıyorum otobüsten. Dışarısı soğuk ama üşümüyorum. Bilmiyorum belki de hissetmiyorum pek fazla.

Hep böyle zamanlarda bulur beni anılar. Ne zaman kaçsam hep peşimden gelir. Unutamam. Anlatamam. Ağlamak isterim tam istediğim gibi böyle; ağlayacağım sıra bir insan dikilir karşıma, ağlayamam.

Ben de sulu gözlerle karanlığı adımlarım. Her adımımı daha da karanlığa atarım. Görünmesin diye bakışlarım, yerde duran su birikintisine basarım hızla. Ve ayağımı da çekerim ıslanmadan. Aynalar konusunda iyice ustalaştım. Mesela gözlerimi görmeden saçımı düzeltebiliyorum. Yemin ederim yapıyorum. Vakti zamanında bir sokak kedisi demişti yine böyle bir havada: Bir insanın tamamıyla mutlu olması zor derdi. Hayatta asıl mutlu olan insan: Gülerken aynaya baktığında, gülmeye devam edebilendir derdi.

Bir anda soğudu her yer

İçim dışımla bir üşüyor

Tir tir titriyorum şimdi

Yalnız ağlamaklı, çaresiz

 

Daha birçok şey var da

Söylenecek, biri daha lazım

Beni anlatacak

Çünkü ben tükendim artık

Tükettim kendimi, çevremi

Yalnız başıma yedim

Dolapta kalan son ekmeği

Yalnız başıma pazara çıktım

Yalnız başıma bir çocuğa gülümsedim

 

Çocuk bırakma elini annenin

İnan bana çocuk, masum kalan

Tek kara parçası

Senin annenin elleri

 

Bak gözlerime çocuk,

Bir kadına anne diyebilmenin

Ne büyük saadet, ne büyük dua

Olduğunu hiçbir şey anlatamaz

Sana, şu ıslak gözlerimden başka

 

Büsbütün kaybettim yine

Sabah olur, aynı ay aynı gece

Günler tekrara düşüyor artık

Güneş soruyormuş ara sıra

Şu küçükken boyalarla

Çizdiklerimden biri galiba

İşte bu, özlediğim güneşe vefa

Gezmeye, okumaya, güzel bir tiyatro izlemeye aşığım. Gecenin bir yarısı eve giderken, sessizce yanınızdan geçebilirim. Sizinle aynı oyunda, yan yana aynı repliğe gülebiliriz. Evet, o gün bunun farkına varamayabiliriz. Ama belki bir gün, bir anıda, bir yazıda rastlaşırız sizinle. Kim bilir?

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Deneme Kategorisinde Son Yazılar

Uzun bir aradan sonra

Parlak Jurnal serüveni birkaç dost bir araya gelerek kurduğumuz bir internet sitesiyle başlamıştı. Üniversite öğrenicisi olmanın

Bir Palamut Meselesi

Bak! Şişman bir tekiri andıran yaramaz beyaz bulut, küçük bir sincap bulutunun peşinden gidiyor. Hava, ne