Zamana Karşı, sadece zamanın var olduğu ve insanların zamanla yarıştığı bir dünyanın kapılarını aralayan oldukça özel ve dikkat çekici bir filmdir. 28 Ekim 2011 tarihinde vizyona giren filmin yönetmenlik koltuğunda Andrew Niccol oturmuştur. Başrollerinde ise Justin Timberlake, Amanda Seyfried yer alır. Bu filmde, kazanılan bir şeydir zaman. Para yoktur, paranın yerini zaman almıştır. Kapitalizmin para yerine doğrudan zaman kullandığını düşünün ki her ikisi kapitalizmin temel ögeleridir. İşte filmde, böyle bir sisteme karşı çıkılıyor. Birçok konuda başarılı bir yapım olan Zamana Karşı, zamana bakış açımızı da derinden sarsıyor. Sahi nedir zaman, zamanın kullanıldığı hükümranlığın çökme vakti gelmedi mi?
İçindekiler
Her Şey Zaman, Her Yer Zamanda Var
Yıllar önce izlediğim ve hatırladığımda tekrar tekrar etkisinde kaldığım bir filmdi Zamana Karşı. Mükemmel görselliği, etkileyici konusu ve aslında hayatın içinden sahneleri bulunuyordu. Her ne kadar günümüz dünyasının temelinde para yer alıyor olsa da paranın kazanılabilmesi için zamanın da feda edilmesi gerekiyor. İşte film, aslında her ikisini, zaman kavramı üzerinden anlatıyor.
Öyle bir dünya düşünün ki her şey zaman, her yer zamanda var! 2169 yılında geçen filmde, 25 yaşından sonra hiç kimse yaşlanmıyor. Sadece zaman ile yaşanılabilen bir dünyanın kapıları aralanıyor. Zaman hem parayı hem de gücü sembolize ediyor. Çünkü zamanız varsa, istediğiniz her şeyi yapabilecek kadar vaktiniz de var.
Filmdeki insanların tamamının kolunda zaman göstergeleri bulunuyor. Göstergede yazan süre, insanların ne kadar süre yaşayabileceklerini ifade ediyor. Durup bir düşünelim ne zaman öleceğimizi bilsek hayat ne kadar anlamlı olurdu? Kendimize ve dünyaya değer katmak için gerçekten de çalışır mıydık? Yaşanılacak süreyi bilmek ve bilmemek olgusu, önemli bir felsefi sorunun kapılarını aralıyor. Bizi bu dünyada tutan tam olarak nedir?
Paranın sürdürdüğü hükümranlığın benzeri, filmde zaman üzerinden kurgulanmış. Dolayısıyla zengin insanların yaşamak için çok daha fazla vakti oluyor. Yoksul bölgede yaşayan insanlar, daha fazla zaman kazanabilmek ve kendileriyle çevresindeki insanları yaşatabilmek için ellerinden geleni yapıyor.
Başrolde yer alan Justin Timbarlake (Will Salas) cinayetle suçlanır ki bu büyük bir yanlışlıktır. Böyle büyük bir yanlış anlamadan kurtulabilmek için zamanın egemen olduğu düzene karşı çıkması gerekir. Ve evet, zamana karşı büyük bir savaş başlar!
Sadece Zamanla Yaşanabilen Dünya
Günümüz dünyası, paranın hüküm sürdüğü ve her maddi ögenin para ile şekil aldığı bir yaşam biçimini temsil ediyor. Paranız yoksa, muhtemelen kısa bir süre sonra yaşamanızı devam ettirme noktasında çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalacaksınız. Bu noktada Zamana Karşı filminde detaylı bir şekilde işlenen zaman kavramı devreye giriyor. Para yerine zamanı koyduğunuzda değişen bir şey olmayacaktır.
Filmde yer alan karakterlerin her biri, zamanı bir değiş tokuş aracı olarak kullanıyor. Elbette harcama, zamanın azalması gibi bir sonuca neden oluyor. Zamanınız azaldığında ne yaparsınız? Daha fazlasını kazanabilmek için çok daha fazla çalışırsınız. Fiziksel anlamda yaşlanmaya tabi olmamakla birlikte zamanınız dolduğunda bu dünyadan gideceğiniz gerçeği, sizin bu konuda farklı adımlar atmanıza neden olabilir.
Gerçek dünyada paranın zulmünün farkına varan insanlar gibi filmde de Will Salas, zamanın egemen olduğu hükümdarlığın gerçek yüzünü görmüştür. Bu nedenle cinayetten hüküm giydiği ve cezasını çekiyor olduğu hapishaneden kurtulabilmek için bu sistemi çökertmek ister. Elbette işi zordur, her şeyin merkezinde zaman yer alır.
Filmin kurgusu son derece başarılıdır. Ayrıca vasat bir sistemi bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. Zenginler hep genç kalır ve yaşamlarına devam eder. Fakirler zamanları az olduğu için hayata veda eder ve elenirler. Kendi yaşayamadıkları yıllar, başkalarına eklenir. Birileri zenginken daha da zengin olur, fakir olan daha da fakirleşir. İşte sistemin güzel bir özeti.
Zaman Tam Olarak Nedir, Ne İfade Ediyor?
Zamana Karşı filminde her ne kadar zaman, para gibi işlenmiş olmakla birlikte film, zamanın tam olarak ne olduğu ve neyi ifade ettiği üzerine büyük bir sorgulama içerisine girmemizi sağlıyor. Günümüz dünyasında, hayatta kalabilmek ve bu ülküyü yerine getirdikten sonra daha fazlasını kalabilmek için zamanlarımızı para ile değiş tokuş ediyoruz. Çalışacak zamanımız varken bir anda yaşayacak zamanımız kalmıyor. O halde zaman tam olarak nedir?
Bir insan, dünyaya gelip gelmemesine kendisi karar vermiyor. Dolayısıyla varoluşçuların da söylediği üzere adeta dünyaya atılıyor. Bundan sonrası, aslında hayatı en iyi şekilde yaşayabilmek olacaktır. Çünkü özgür irademizle seçmediğimiz bu dünyada yaşamak durumundayız. Fakat doğum ve ölüm arasındaki süreyi anlamsız bir hırs, sonsuz bir isteme ile geçirmek; her zaman herkesten daha iyisi olmaya çalışmakla geçirmek; zamana ihanet etmek anlamına gelmiyor mu? Kendi potansiyelimizi ortaya çıkarıp Üst İnsan olmak varken hırsın ve paranın esiri olmak ne kadar doğru?
Zamanın Kullanıldığı Hükümranlık Çökmeli
Zamanın kullanıldığı bu hükümranlık çökmeli artık! Zamana Karşı büyük bir yarış içinde olan ve bu hükümranlığın çökmesi için çabalayan karakterlerin çabaları nasıl bir şekilde sonuçlanacak? Filmi izlerken bu soruyu aklınızın bir köşesinde tutmanızı istiyorum. Günümüzde zaman ve para aslında bir madalyonun iki yüzü gibi. Fakat bu madalyonun bir yüzü daha var: İstenç. Neyi ne kadar istediğimiz çok önemli.
Hiç çalışmadan para kazanılan bir dünyada, acaba herkes zamanını çok daha iyi kullanmayı amaçlar mıydı? Sonuçta sonsuz olarak gördüğümüz zaman, her insan için nihai bir durak noktasına sahip. Her şeyi yapmak için bolca zamanımız var, algısı yerine kendi potansiyelimizi aşmaya ya da diğer bir tabirle Nietzsche’nin Üst İnsan’ı olmaya çalışmak çok anlamlı geliyor bana.