Büyük Patlama Nedir? Öncesinde Ne Vardı? Büyük Patlama Teorisi

Evrenin ve özel olarak da yaşamın nasıl başladığı, hemen her insanın bir kez kendisine sorduğu sorudur. Günümüzde bilim tarafından evrenin başlangıcına ilişkin en yaygın olarak kabul gören teori Büyük Patlama Teorisi’dir. “Big Bang” olarak tanımlanan ve Türkçeye Büyük Patlama olarak çevrilen bu teori, aslında ismindeki gibi bir patlamaya işaret etmez.  Büyük Patlama temel olarak evrenin genişlemeye başladığı ilk anı ifade etmek için kullanılır.

Aslında gerçekte olan bir patlama değildir. Evrenin patlamaya benzer bir şekilde genişleyeme başlamasıdır. Bu durum bize evrenin yaşı hakkında önemli bir bilgi verir. Büyük Patlama Teorisi’ne ve diğer yapılan birçok gözleme göre evren, 13,5 ile 14 milyar yıl aralığında bir yaşa sahiptir. Fakat evrenin günümüzde de genişlemeye devam ettiği düşünülecek olursa; bu durumda Büyük Patlama Teorisi, süregelen bir duruma işaret eder. Yani günümüzden milyarlarca yıl önce başlayan evrenin genişleme olgusu, henüz vuku bulmuş bir olay değildir. Devam eden ve süregelen genişleme sürecinin başlangıç noktasıdır.

Büyük Patlama Teorisi’nden Önce Evrenin Başlangıcı Nasıl İzah Ediliyordu?

Büyük Patlama Teorisi, görece son derece yakın bir geçmişte geliştirilen oldukça yeni bir teoridir. Bu denli yeni bir teori olmasına karşın Büyük Patlama, evrene bakış açımızı önemli ölçüde değiştirmiştir. Ayrıca teorinin gelişim sürecinde birçok bilim insanı rol oynamış ve evreni anlamaya yönelik çabalarımızın sonucunda Büyük Patlama Teorisi doğmuştur.

1915 yılında Einstein Genel Görelilik Teorisi’ni geliştirdiğinde uzay ve zamana ilişkin bildiklerimiz tam anlamıyla temelden değişmişti. Birbirinden bağımsız olarak tanımladığımız bu iki fenomen, Einstein ile birlikte tek bir fenomenin farklı yüzleri olarak karşımıza çıktı. Bununla birlikte Einstein’ın matematiksel olarak ortaya koyduğu başka bir gerçeklik daha vardı.

Bu gerçeklik Genel Görelilik Teorisi’nin bir sonucu olarak evrenin statik bir yapıya sahip olmadığına ilişkindi. Einstein’a göre evren sabit bir yapı olamazdı ve Genel Göreliliğin denklemleri de bu duruma işaret ediyordu. Einstein bu teorik hesaplamalardan yola çıkarak evrende bir sabit olması gerektiği kanaatine vardı.

Bu sabite, “Kozmolojik Sabit” adını verdi. Kozmolojik sabit, uzayda bulunan vakum enerjisinin değerini gösteren bir parametredir. Einstein’ın statik evren tespiti ve ardında “Kozmolojik Sabit” kanıtlamasından birkaç yıl sonra 1929 yılında Edwin Hubble, evrenin genişlediğine ilişkin yeni bir yaklaşımın kapılarını araladı.

Hubble, çok önemli bir keşfin başlangıç noktasındaydı. Doopler Etkisi olarak anılan ve nesnelerin yaymış olduğu ışığın dalga boyutlarındaki değişime odaklanan fenomen, Hubble’ın yeni teorisinin temel yapı taşı oldu. Hubble yaptığı gözlemlerde galaksilerin farklı renklerde ışık yaydığını ortaya koydu.

Doopler Etkisine göre bir fenomene uzaklaşan cisimlerin yaydıkları dalga boyları kırmızı, yakınlaşan cisimlerin ise mavi ve tonlarındadır. Hubble bu etkiye göre evrene uzaklaşan gökcisimleri ve galaksiler olduğunu keşfetti. Bu ise Büyük Patlama Teorisi’nin açık bir tanımı olmamakla birlikte evrenin genişlediğinin keşfedilmesine ilişkin ilk adım oldu.

Neden Büyük Patlama İsmi Tercih Edildi?

Anlaşılacağı üzere Büyük Patlama Teorisi, köklerini Hubble tarafından yapılan ve evrenin genişlediğine ilişkin detayları içeren keşiften alır. Fakat Hubble, evrenin genişlemesine özel olarak “Big Bang” adını vermemiştir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan bu teorinin isim babası, aslında teoriyi eleştirmek isteyen bir bilim insanıdır.

İngiliz astronom Fred Hoyle, 20. yüzyılda evrenin genişlediği fikrine yönelik en sert eleştirilerde bulunan bilim insanıydı. Öyle ki Hoyle, evrenin genişlediğini iddia eden teoriyi, kabul etmek bir yana dursun alay ederek aşağılamaya çalışıyordu. “Big Bang” ismi de Hoyle tarafından bu tarz bir yaklaşımla ortaya çıktı.

Katılmış olduğu bir BBC radyo yayınında Hoyle, evrenin genişlediğine ilişkin bu fikirden “Big Bang” olarak söz etti. Hoyle’nin evrenin genişlediği düşüncesini bu şekilde tanılaması, yıllar boyunca evrenin başlangıcına ilişkin geliştirilen bu teorinin söz konusu alaycı isimle anılmasına neden oldu.

Büyük Patlama Teorisi Gerçekte Nedir?

Büyük Patlama, belirtildiği üzere bugün insanı algımızın bir parçası olarak kabul edebileceğimiz patlama türlerine benzer değildir. Hatta gerçek anlamıyla bir patlama dahi değildir. Günümüzde bir patlamadan söz edersek, bunun bir çeşit yayıcı etkiye sahip olduğunu da söylememiz gerekir. Örnek olarak bir bomba patlamasını verirsek; patlayan bombanın ardından çevreye çeşitli materyaller ve şarapneller savrulur.

Bu yazımızı da tavsiye ederiz:  Sınırsız Bir Güç: Kuantum Bilgisayarları

Fakat Büyük Patlama Teorisi ile ifade edilen şey, tam anlamıyla bu tarz bir patlama değildir. Her ne kadar sağ duyusal olarak bu örnek, evrenin başlangıcındaki patlamaya benzerlik gösteriyor gibi dursa da aslında büyük patlama esnasında “etraf” denilecek bir şey dahi yoktur. Yani, her şey zaten Büyük Patlama ile başlamıştır ve öncesinde mekana ve maddeye dair bir çevre yoktur.

“Çevre” olarak adlandırabileceğimiz şeyin ta kendisi Büyük Patlama ile başlamıştır. Einstein’ın Büyük Patlama Teorisi’ne olarak katkısı da tam olarak bu noktada açığa çıkar. Çevre dediğimiz şey, uzay ve zamanın ta kendisidir. Ya da Görelilik Teorisi üzerinden bu yeni mefhumu okumak gerekirse ona uzay-zaman demek daha doğru olacaktır.

Peki Ama Büyük Patlama Öncesi Ne Vardı?

Büyük Patlama, uzay-zamanın başlangıcıdır. Yani zamanın ve bugün maddi olarak ifade edeceğimiz her şeyin başlangıcı olarak kabul edilir. O halde büyük patlamadan önce ne vardı, evren nasıldı? Gibi sorular sormak, temel anlamda doğru değildir. Çünkü var olan her şey, zaten büyük patlamanın etkisi ile meydana gelmiştir.

Fakat metafizik olarak bu soruyu sormak ve Büyük Patlama Teorisi’nin ifade ettiği gibi evrenin başlangıcında olan genişleme atılımından önce ne olduğunu düşünmek, elbette bir akıl yürütme olması açısından değerlidir. Bu sorulara cevaben verilen alternatif birçok hipotez vardır. Fakat bu noktada söz konusu cevapların her birinin birer varsayım olduğu unutulmamalıdır.

Yorum bırakın

Your email address will not be published.

Bilim & Sağlık Kategorisinde Son Yazılar

Baştan çıkarıcı kokular

Mmm… Nasıl da kokuyor! Kokuların ve güzel rayihaların biz insanlar üzerinde etkisi vardır. Kokular, anılarımızı canlandırdığı

Anksiyete Nedir?

Anksiyete, genellikle gündelik hayatta karşılaşılan stres faktörleriyle başa çıkamama durumunda ortaya çıkan yoğun kaygı ve korku