Yaklaşık bir hafta önce; ayın dünya, dünyanın ise güneş etrafındaki dönüşü tamamlandı. Her ikisi de yeni yıl ile yeni bir döngüye girdi. Bizler de yıllık programlarımızı akıllı telefonlarımızdan yeniden şekillendirmeye başladık. Akıllı telefon diyorum çünkü artık kimse takvim yapraklarına dokunmuyor. Herkes her işini artık rengarenk ekranlarla; küçük, çok fonksiyonlu kutularla hallediyor. Vakitten ve kağıttan tasarruf etsek de bu durum bizi geri dönülmez biçimde değiştirmeye başladı. Aynı evdeki aile üyeleriyle, arkadaşlarla sosyal medya üzerinden konuşur, anlaşır olduk. Birbirimize temas ederek duygularımızı ifade etmeyi minimuma indirdik. Duygularımızı, renkli jest ve mimik sembolleriyle, karmaşık kelime salatalarıyla ifade eder hale geldik. Bu konu özelinde herkesin diyebileceği birçok şey var. Çünkü bu türümüzün sosyal evrimi.
Şimdi ayrıntılı biçimde hatırlayamadığımız ama daima aklımızın bir köşesinde yer etmiş çağ geçişleri tabirini yakında daha sık kullanacağız. Çünkü tükenen doğanın yerini almaya çalışan teknoloji ile resmen yeni bir teknosistem oluşturmaya çalışıyoruz. (Yazar, burada duygularını ifade edemediği için gösterişli cümleler kurmaya yeltenmiştir.) Bu geçişi savaşla mı yoksa barışla mı yapacağımız ise hala merak konusu. Ancak kutuplaşan uluslara ve tükenen kaynaklara bakıldığında bu geçişin daha çok savaşla geleceği tezi kuvvetle muhtemeldir.
Neyse sözü daha fazla uzatmadan konuyu toparlayayım. Size yeni yıldan ve her geçen gün daha çok değişen hayatlarımızdan bahsettim çünkü size bu yeni yılda hayatımızda neler değişecek, neleri daha çok konuşacağız temalı bir deneme yazmak istedim. Ben, benim aklıma gelen, ilgimi çeken alanlardan önerilerimi ve aklıma takılan soruları yazmaya çalıştım siz de aklınıza gelenleri ekleyebilir, içeriği zenginleştirebilirsiniz. Kim bilir belki de bu yıl şu an konuştuklarımızı daha çok konuşuyor olacağız. Erkenden tedbir almaya, şok olmamak adına kısa bir giriş yapmaya ne dersiniz?
“Küresel ısınma – İklim değişikliği – Su kıtlığı- Kıtlık”
İklim değişikliği çok uzun yıllardır konuşuluyor. Üzerine araştırmalar yapılıyor. Şu an hak ettiğinden daha az konuşulmasının sebebi ise kuşkusuz tüm dünyanın mücadele ettiği ve henüz hakkından gelemediğimiz virüs salgını. Hatta bu salgın olmasaydı eminim şu an ki gündemimiz küresel ısınma olacaktı.
Pandemi bizi birbirimizden ve doğadan uzaklaştırdı. Ancak bunun doğaya faydası bir dönem karbon salınımının azalımı ile sınırlı kaldı. Dışarı çıktığımız kısa vakitlerde doğayı yarışırcasına daha çok kirlettik. Evet, araçlarımızı daha az kullandık ama petrole olan talebin azalmasına rağmen maliyet hesabına dayandırılarak çıkarılmaya devam eden petrol en ucuz yol olarak denizlere döküldü. Sularımız daha çok kirlendi. Temizlik ve hijyen adına taktığımız eldiven ve maskeler doğamızı, sularımızı kirletti.
Dünyanın ısınması ile ekolojik denge bozuldukça bozuldu. Son günlerde adından sıkça bahsedilen su kıtlığı gündeme gelmeye başladı. İlerleyen günlerde bu alanda küresel çalışmalar yapılacaktır. Daha geçtiğimiz günlerde; Çin’in buzulları korumak adına örtüyle kaplamaya başladığına dair haberler gördük. Artık bu tarz haberleri daha sık göreceğiz.
Dünyadaki birçok ülke salgınla mücadele ederken ekonomik, kültürel ve daha birçok alanda onarılabilir ve onarılamaz yaralar aldı. Bu yaralardan en önemlisi kuşkusuz ekonomi oldu. Arz talep dengesinin bozulmasıyla desteklenemeyen üreticiler büyük yaralar aldı. Kısacası evimizdeki aşımız bize gelene kadar birçok yerden geçerken geçtiği yollarda onları tutan eller yara aldı. Üreticinin aldığı yara göz önüne alındığında tarla tarımının azalacağı ancak bireysel ve bahçe tarımının artacağını söyleyebiliriz. Bu yıl sonundaki verileri merakla bekliyorum.
“Kültürel temalar”
Kültürel temalar kısmında sanat alanındaki muhtemel değişikliklerden bahsetmek istiyorum. Bu değişikleri aşıların işe yaraması umudu ve öngörüsüyle yazıyorum. Bu dönemde kuşkusuz çok şey yaşandı çok eser karalandı. Bunların arasından salgın temalı içeriklerin yoğunluğunu bu yıl göreceğiz. Dünyadaki kargaşa yine aynı şekilde eserlere de yansıyacak ve daha karamsar daha disütopik tiyatro eserleri, sinema filmleri izleyeceğiz. Hatta bu döneme gönderme olarak, geçmiş yüzyıllarda yaşanan salgınlara ve sonrasına ait eserleri de görmemiz kuvvetle muhtemel. Bundan ziyade aşının işe yaramasını, muhtemel tedavilerin işe yarar hale getirilmesini ve salgının kontrol altına alınarak bu salgında çok fazla yara alan sanat camiasının yaralarının tez zamanda sarılmasını ümit ediyorum. Umarım yaralar kapanır, kabuk bağlar.
“Eğitim alanında edindiğimiz kazanımlarla eğitime bakış açımız değişecek”
Çok uzun zamandır bilgiye erişimin dönüşüm içerisinde olduğunu zaten konuşuyorduk. Bu salgından önce de böyleydi. Ancak salgınla birlikte yaygınlaşan online eğitim programları teorik bilginin aktarılması konusunda hız kesmeden önümüzdeki dönem de devam edecektir. Ben bile alanımla ilgili olmayan ama ilgi duyduğum birçok alanda bilgi sahibi oldum hem kolayca hem de yasal bir şekilde.
“Paraya bakış açımız iyiden iyiye değişecek”
Parayı kuşkusuz Lidyalılar buldu ve o günden bugüne birçok değişime uğradı. Ama Lidyalılar parayı bulmadan önce de insanlar alışveriş yapıyorlardı ve işin garibi anlaşabiliyorlardı. Aslında ortaya çıkış tarihi yakın olsa da blok zincir ve kripto paralar gerek halk gerekse sermaye piyasalarınca her gün daha çok kabul görmeye başladı. Bu yıl işte bu geçiş için anahtar rol oynayacak diye düşünüyorum. Bu yıl ülkemizin de bu alanda bir girişimde bulunması kuvvetle muhtemel.
Sevgili okurlar kripto paralar uçacak, kaçacak, tutulamayacak demiyorum. Sadece şunu söylemek istiyorum. Bu yıl kripto paralardan ve bu sistemden daha çok bahsedeceğiz. Mantığını anlamaya başlayacağız. Araştıracağız ve yatırım yapacağız. Söz gümüşse sükût altındır. Ak akçe kara gün içindir. Bunun gibi altın ve gümüşün değerinin ifade edildiği deyişler, sözler bu yeni yıl belki de kripto paralar için söylenecek. Bu değişimin bir yılda olamayacağı kesin. Belki de tekrar değerli madenlere endeksli bir para düzenine geçeceğiz. Her ne şekilde olursa olsun paranın yıllar içerisinde şekil değiştireceği gerçek. Yeni nesil bu değişimin ayak seslerini çoktan işitmeye başladı bile. Bakalım merakla bekliyoruz, göreceğiz…
Düşünsenize anında para transferi yapabiliyorsunuz. Bütün varlığınızı cebinizdeki bir cihazda taşıyabiliyorsunuz. Pasaportunuz, evinizin anahtarı hep aynı cihazda. Bu günlerin geldiğini, bazı yerlerde yaygınlaşmaya başladığını, bu yıl bunlardan daha sık bahsedeceğimizi biliyorum. Merak ettiğim en çok şey ise biz insanoğlu bu sisteme nasıl entegre olacağız. Birbirimizi sulh ile davet ederek mi yoksa savaş çığlıkları atıp, güç gösterisi yaparak mı?
Not: Bir oturuşta, aklımı en çok işgal eden konulardan bahsetmek istedim sevgili okur. Sen de aklınıza gelen şeyleri yazarsan inanıyorum ki daha okunaklı, daha eğlenceli bir yazı ortaya çıkacaktır. Yorumlarını bekliyorum. Sağlık ve sevgiyle…