Sabahın erken saatlerinde hazırlıklarımızı tamamlayıp yola koyulduk. Kızılcahamam’ın İstanbul-Ankara karayolu üzerinde olması bizim için bir şanstı, haliyle ulaşım imkânları gelişmişti. Yaklaşık 80 kilometrelik olan Kızılcahamam yolumuz 1 saat sürdü. Dağlık arazi ve yeşilliklerin artışı yaklaştığımıza bir işaretti. Daha önce Eymir Gölü ile ilgili bir yazımız vardı ama bu sefer Kızılcahamam’dayız 🙂
İçindekiler
Kısaca Kızılcahamam
İlk adı Yabanâbad olan ilçe, 1933 yılında Kızılcahamam adını almış. Şehir merkezine 80 km uzaklıkta ve Ankara’nın kuzeyinde kalıyor. Yaklaşık 25 bin nüfusa sahip olan tatlı ilçemiz arazinin elverişsizliğinden sanki kabuğuna çekilmiş halde toplu bir yerleşim gösteriyor. Bu durum, şahsi araç olmaksızın da çoğu yere kolay ulaşım sağlıyor. Merkeze yakınlığı, ulaşım imkânlarının gelişmişliği hafta sonu tatilinde kaçamak yapmak isteyenlerin uğrak yeri haline getiriyor Kızılcahamam’ı. İlçe, ormanlarıyla başkentin ciğeri, barajlarıyla da adeta su deposu. Ayrıca ilçede adım başı bazlamacı yer alıyor.
Şifalı sular
Kızılcahamam’a varınca ilk durağımız kendimizi şifalı suların ellerine bırakmak oldu. Bu konuda ilçede belediyenin ve özel işletmelerin birçok modern turistik tesisleri var. Tesislerin imkânları ve dolayısıyla fiyatları da farklı olabiliyor. Ama endişe etmeyin, iyi ve uygun fiyata yerler mevcut. Tabii biraz araştırmanız lazım. Genelde tesislerde termal su, hamam, sauna, havuz gibi birçok imkân bir arada. Ayrıca belirtmek isterim ki sabah saatlerinde buralar çok sakin oluyor. Saat ilerledikçe kalabalıklaşıyor.
Soğuksu Milli Parkı’nda Piknik
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=dmBLWsNkFrg]
Soğuksu Milli Parkı, 1959 yılında Milli Park statüsüne kavuşmuş. Kızılcahamam’a gelenlerin piknik için vazgeçilmez bir yeri haline gelmiş. Tertemiz havası, yanında şırıl şırıl akan su insana doğal bir terapi uyguluyor. Kaplıcada yol yorgunluğunu attıktan sonraki durağımız burası oldu. Milli park içindeki tatlı su çeşmeleri ve akarsu, varlığıyla piknikçilerin işini kolaylaştırıyor. Biz de çoğu medeniyetin yaptığı gibi hemen kendimize suyun yanında bir yer bulduk. Parkı kullanan insanlar kuvvetle muhtemel bilinçli insanlardı, gözüme neredeyse hiçbir kirlilik belirtisi batmadı. Belki bu yüzden Soğuksu bizi ne kadar hoş kucakladı, tüm güzelliklerini önümüze serdi. Kuş cıvıltıları, ağaç hışırtısı, su şırıltısı ve piknik yapan insanların seslerinin muazzam bir korodan eksiği yoktu. Parkın havası bizi üşüttüğünde ise mangal hemen yardımımıza koştu. Yani gitmeden önce serin havaya karşı tedbirli olmakta fayda var. Sizin için dağın zirvesine çıkıp güzel pozlar yakalamaya çalıştık. Zirve yolculuğumuzda yalnız değildik, bazı piknikçiler de bizim gibi koyulmuştu yola.
Kızılcahamam Şehitler Ağacı
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=n9S7dMCAR1c]
Gezimiz içinde en duygusal ve düşündürücü anımız Şehitler Ağacı etrafındayken geçti. Heykeltıraş Dr. Derviş Özer’in hazırladığı Şehitler Ağacı projesi kapsamında, 2009’da Kızılcahamam Şehit Fatih Duru Parkı’nda kurumuş bir sedir ağacı anıt haline getirilmiş. Bu anıta da 1980 yılından sonra şehit olanların isimleri, rütbeleri ve şehadet tarihlerinin yazılı olduğu künyeler çakılmış. Eve doğru yola koyulmuşken bu anıta uğradığımızda akşamın sessizliğinde hafif bir esintiyle künyelerin çınlaması sanki bizi dalmış olduğumuz gafletten uyanmamız için bir uyarıydı belki kim bilir? Ve ne kadar ilginçtir, künyelerin çınlaması tam biz şehitlerin bizi duyup duymadığını tartışırken oldu. Canlarını hiç düşünmeden feda ettikleri değerlere hakkıyla sahip çıkmamızı istiyorlardı.
Kızılcahamam’dan birkaç fotoğraf ile noktalayalım:
Nurullah bir gezgin misali günübirlik doğa insan buluşmasını son derece akıcı be gerçekçi bir şekilde özetlemişsin ellerine ayaklarına sağlık…
Çok teşekkürler…