Mitoloji, insanın doğayı ve doğaya özgü olayları çeşitli doğaüstü öğretilerle açıklama biçimidir. Bununla birlikte bir mitolojiyi etkileye birçok unsur vardır. Bu unsurlar arasında en önemlisi kültürdür. Günümüzden kadim dünyaya bir bakış attığımızda her bir toplum ve kültürde mitolojik hikayelerin, o kültürün özünden izler taşıdığını görebiliriz.
Mitolojik hikayelerde çoğunlukla; soylu kişiler, tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar, kahramanlar, krallar ya da hükümdarlar doğaüstü ifadelerle anlatılır. Tüm bu karakterler tipik bir mitosta doğaüstü güçlere sahiptir. Ayrıca mitolojik efsanelerde büyük oranda kahramanlık hikayelerine, trajedilere, savaşlara ve öğretici niteliğe sahip detaylara yer verilir. Bu durumun temel sebebi her bir mitin aynı zamanda toplumun ruhani, dini ve kültürel yapısını yansıtıyor olmasıdır. Aynı zamanda mitolojik efsaneler, toplumların kokularından da beslenir.
İçindekiler
Mitoloji Nedir? Ne Anlam İfade Eder?
Mitoloji, etimolojik olarak Yunanca; söylenen söz anlamındaki “Mithos”, Yunanlılar tarafından birçok anlamda kullanılan “Logos” sözcüklerinin birleşmesiyle türeyen: varlığın yaratılışına ve tabiat olaylarının açıklanmasına yönelik, gelenekler ve inançlardan izler taşıyarak oluşturulan bir çeşit anlatıdır. Aynı zamanda “Mit” ifadesi; “gerçekliği olmayan” veya “yanlış” anlamında da kullanılır.
Mitolojik efsaneler çoğunlukla halk arasında dilden dile yayılsa da her bir efsanenin anlatıcısı vardır. Bu anlatıcılar çoğunlukla ozan ya da toplumun dini önderleridir. Tam da bu sebepten dolayı mitolojilerde toplumun dini değerlerinden önemli ölçüde motifler yer alır. Hatta bazı mitler, doğrudan dini bir anlatı niteliğindedir.
Mitlerin yaygınlaşması ve toplum tarafından benimsenmesi tamamen inançla ilintilidir. Bir mitin büyüyerek gelişmesi, dilden dile dolaşması ve toplum nezdinde kabul görmesi büyük oranda toplumun bu hikayeye inanarak benimsemesi ile ilişkilidir. Ayrıca mitlerde yaygın olarak kutsala atıf gözlemlenir.
Toplumun kutsalına yapılan atıf, mitin çok daha kolay bir şekilde toplum tarafından benimsenerek kabul görmesini sağlar. Ayrıca mitlerde yaygın olarak gözlemlenen bir diğer motif ise belli bir bölgenin ya da tamamen evrenin yaratılışına ilişkin anlatılardır. Bazen sadece tek bir ırk ya da toplumun yaratılış öyküsü mitlerin ana konusu olabilir.
Antik Yunan Mitolojisi
Şüphesiz mitoloji denildiğinde akla ilk gelen hikayeler topluluğu kadim Yunan dünyasına aittir. Bununla birlikte Antik Yunan mitolojisi, büyük oranda yerel bir mitolojidir. Anlatılan mitlerdeki doğaüstü güce sahip olan tanrı, tanrıça ve onların çocukları tamamen bir akrabalık ilişkisi içerisindedir.
Yunan mitolojisindeki hemen hemen her karakterin akrabalık bağları vardır. Klasik Yunan efsaneleri temel bir omurga üzerine inşa edilmiştir. Bu omurgayı oluşturan anlatı, tanrıların titanlarla olan mücadelesi ile başlar. Yunan mitolojisine göre tanrılar, titanlarla mücadele etmiş ve savaştan galip ayrıldıktan sonra dünyayı bölüşmeye karar vermiştir.
Bu doğrultuda Zeus gökyüzünün, Poseidon deniz ve okyanusların, Hades ise yeraltının tanrısı olmuştur. Zeus, diğer tüm tanrılardan farklı olarak daha güçlüdür. O, Olimpos Dağı’nın zirve noktasında diğer tanrılardan farklı olarak yaşam sürer ve onlara hükmeder. Apollo, Ares, Afrodit, Hera, Athena, Dionysos, Hermes, Haphaestos, Antik Yunan mitolojisinin diğer başlıca tanrılarıdır.
Mısır Mitolojisi
Tüm mitolojiler içerisinde belki de en karmaşık gibi görünen efsaneler bütünü Antik Mısır dünyasına aittir. Tam üç bin yıl boyunca anlatı şeklinde varlığını sürdüren Mısır mitleri, sayısız tanrıya ev sahipliği yapmıştır. Bu tanrılar, uzun süre boyunca Mısır toplumunun inanç sistemini belirlemiş ve büyük oranda onlara tapınmalarına neden olmuştur.
Mısır mitolojisindeki tanrıların tamamı, yaratıcı tanrı olarak kabul edilen Atum’un uzantısıdır. Atum, zaman zaman Amon, bazı durumlarda ise güneş tanrısı Ra şeklinde ortaya çıkar. Tam da bu sebepten dolayı Mısır toplumu tüm ibadetlerinde ve tapınmalarında Amon-Ra şeklinde bileşik bir tanrıya yakarır.
Mezopotamya Mitolojisi
Asurlar, Persler, Babilliler, Akadlar ve son olarak Sümerliler, Mezopotamya coğrafyasının özünü oluşturur. Tüm bu medeniyetler, sahip oldukları kültürel doku ile zamanın ötesinde medeniyetin başkenti olma gücüne erişmiştir. Mezopotamya mitleri, özsel olarak bugün ilahi din olarak kabul edilen 3 büyük dinin anlatılarını da beslemiştir.
Tufan mitinin ilk kez ortaya çıktığı anlatı, Mezopotamya mitolojisine aittir. Bununla birlikte Mezopotamya mitlerinin ortak özellikleri incelendiğinde kültürel, coğrafi, toplumsal ve inanç temelli yaklaşımların her mitte yer edindiği görülebilir. Mezopotamya mitolojisinin özü; sel ve kuraklık gibi oldukça iki zıt tabiat olayının ortasında, dengede bir yaşamı vadeden motiflerle doludur.
İskandinavya Mitolojisi
İskandinavya mitolojisi de tıpkı diğer tüm mitolojiler gibi bu coğrafyada yaşayan toplumların kültürel değerlerinden ve dini inançlarından izler taşır. Ayrıca İskandinav mitlerinde yoğun olarak komedi unsurlarına da rastlanır. İskandinav mitolojisinde bir diğer ikon ise gök tanrılarıdır. Buna ek olarak hemen her mitolojide olduğu gibi bereket tanrıları da yine İskandinav mitlerinin vazgeçilmez ikonlarındandır.
Cermen, Danimarka, Slav, Finlandiya ve Rus kültürlerinden izler taşıyan İskandinavya mitolojisi, aynı zamanda coğrafi bölge açısından da geniş bir alana yayılmıştır. Dolayısıyla İskandinav mitolojisinin beslendiğini kaynakların oldukça geniş bir ağı içerisinde aldığını, bu doğrultuda da kültürel çeşitlilik açısından zengin olduğunu söylemek mümkündür.
Antik Roma Mitolojisi
Antik Roma mitolojisi, büyük oranda Antik Yunan mitlerine dayanır. Bununla birlikte Antik Yunan mitlerinden Roma mitolojisini ayıran en önemli unsur yerellik gücünün daha geniş bir coğrafyaya yayılmış olmasıdır. Keza Roma mitolojisi; Suriye, Etrüsk ve Latin kültürlerinden de oldukça büyük oranda beslenmiştir.
Ayrıca Roma toplumunun tanrısallık karşısında oldukça pratik bir tutumunun olduğunu söylemek olanaklıdır. Bu durum genel anlamıyla Romalıların tanrıları gündelik yaşamlarına gerekli görmeleri halinde dahil etmelerini de beraberinde getirmiştir. Romalılar tanrılara, gerektiğinden fazla anlam yüklememiş ve olabildiğince gündelik yaşamlarında fayda sağlayacak şekilde yer vermiştir.