Komplo teorileri, deforme olmuş bilgi çağımızın en temel sorunlarından biridir. Bununla birlikte insanın gerçek olmayan bilgi ve komplo teorileriyle mücadelesi oldukça köklü bir geçmişe uzanır. İnsanlık tarihinin hemen her noktasında komplo teorileri önemli ölçüde yer bulmuş ve gerçek olmayan bilginin toplum ya da birey üzerinde önemli etkileri gözlemlenmiştir. Bu durum ise son derece temel, psikolojik ve hatta felsefi bir tartışmayı beraberinde getirir. İnsanlar, neden komplo teorilerine inanma eğilimindedir? Gerçekler açık seçik tüm berraklığıyla önünde olmasına karşın bir insan neden ve hangi sebeplerle gerçekliği muğlak olan bir komplo teorisine inanır? Komplo teorileri insanın doğal bir eğilimi midir?
İçindekiler
Komplo Teorisi Nedir?
Başlangıç olarak komplo teorisinin ne olduğunun kesin olarak belirlenmesi gerekir. Komplo teorisi en genel anlamıyla; bir olay, olgu veya durumun herhangi bir zümre, grup ya da kişinin çıkarları doğrultusunda normalde olduğundan farklı olarak anlatılması ve bu anlatının geniş kitleler tarafından (bazı durumlarda en az 2 kişi) kabul görmesi şeklinde tanımlanabilir.
Bir miktar karmaşık bir içeriğe sahip olsa da komplo teorisi, en basit olarak gerçek olmayan bir şeye inançla sıkı sıkıya bağlanmaktır. Komplo teorileri bazen kendiliğinden gelişigüzel oluşabilir, bazı durumlarda ise geniş kitlelerin konsolide edilmesi, kontrol altına alınması veya yönlendirilmesi amacıyla art niyetli kimselerin kullandığı bir araç olabilir.
Tüm bunların yanı sıra komplo teorileri, insanın oldukça özel bir eğilimine, inancına yönelik işleve sahip olmaları nedeniyle yanlışlanmaya karşı oldukça dirençlidir. Defalarca kendilerini var edebilir, şekil değiştirebilir ya da geniş yelpazeli bir döngüyle varlığını sürdürebilir. Komplo teorileri günümüzde öyle boyutlara ulaşmıştır ki hemen her alanda komploculuktan izler görmek mümkündür.
Komplo Teorilerinin Gizemi
İnsanın komplo teorilerine olan inancına yönelik araştırmaların büyük bir bölümü, komplo teorilerine olan inançta en önemli etkinin gizem faktörü olduğunu ortaya koymuştur. Gizem, her anlamıyla ilgi çekici bir etkiye sahiptir ve insan doğası gereğince gizemli olana karşı merak duyar. Bebeklik döneminden itibaren insan, bilemediği herhangi bir şeyi keşfetme konusunda doğal bir eğilimle büyür.
Komplo teorilerinde gizem ise temel olarak çözülmüş bir olay yerine henüz çözülmeyi bekleyen gizli unsurlarla ortaya çıkar. Buradaki gizem, bazen sadece komplo teorisine maruz kalanın bildiği, bazen ise sadece küçük ve ayrıcalıklı bir cemaatin üyesinin keşfedebildiği ölçüdedir. Komplo teorileri, gizemi çok iyi kullanır ve insanlar da doğaları gereğince gizemli olanın heyecanına kapılma konusunda oldukça tutkuludur.
Narsisizm ve Kimsenin Bilmediğine Erişmek
Komplo teorileri, temel olarak insanların kimsenin bilmediğine erişme arzusu üzerine bina edilir. Kimsenin bilmediğini bilmek, insana bilgelik kattığı gibi bu durumun aşırılığı modern dünyada bazı psikolojik sağlık sorunlarıyla açıklanır. Son dönemde komplo teorilerine ve insanların inancı üzerine yapılan çalışmalar oldukça dikkat çekici bir bulguya da işaret eder.
Yapılan bu çalışmalarda narsisizm ile komplo teorileri arasında dikkat çeken bir korelasyon keşfedilmiştir. Kendisini normalde olduğundan çok daha yüksek seviyede gören narsis kişiler, olağanüstü insanlar olduğuna inanır. Ancak olağanüstü olduğunu düşünen insanların kimsenin bilmediği bir bilgiyi bilme yetisine sahip olduğunu düşünmesi fikri son derece olağandır.
En nihayetinde narsis kişiler, herkesten üst seviyededir ve elbette onlar herkesin bildiğinden daha fazlasını bilebilirler. Bu akıl yürütme bile, narsisizm ile komplo teorileri arasında ilişkiyi açık biçimde ortaya koyar. Ayrıca narsis kişiler eşsiz bireylerdir ve yine komplo teorileri vadettiği ve kimsenin bilmediği bilgiyle narsislerin eşsizliğine değer katabilir.
Kötü Niyet Etkisi
Komplo teorilerine olan inancın doğasına ilişkin tartışmanın dışında komplo teorilerinin neden üretildiğine ilişkin de bir tartışma yürütülmelidir. Komplo teorilerinin gelişimi ve yaygınlaşması aynı zamanda bu teorilerin neden bu denli ilgi gördüğünü gösteren işaretler de sunabilir. Gerçek olmayan bilgi üzerine bina edilen komplo teorileri, çoğunlukla kötü niyet etkisiyle üretilir.
Buradaki kötü niyet, herhangi bir; grup, cemaat ya da bireyin kendi çıkarları doğrultusunda herhangi bir; durum, olgu ya da olayı manipüle etmesi esasına dayanır. Burada yapılan manipülasyon, komplo teorisyen(leri)nin çıkarlarına hizmet eder. Yine son dönemde yapılan çalışmalar söz konusu çıkarların büyük oranda siyasi etkiler içeriğini gösterir.
Politik olarak bir zümreyi veya toplumun bir bölümünü konsolide etmek ya da yönlendirmek için komplo teorilerinin kullanımı oldukça yaygın olarak gözlemlenen bir durumdur. Komplo teorileri, insanların inançlarına yönelik içeriğe sahip olduğundan hedef kitle doğrudan teorinin etkisi altında bırakılabilir ve yönlendirilmeye açık pozisyona ulaşabilir. Tüm bunlar hedef kitlenin inancın bilgisiyle savunmasız bir hal almasına sebep olur.
Açıklık ve Netliğin Karşıtı Olarak Muğlaklık
Komplo teorilerine olan inanç, aslında belirtildiği gibi gerçekten de insani doğal bir eğilime işaret eder. İnsan açık ve net olana güvenmek yerine muğlak ve gizliliği tartışılan bir bilgiye güvenme arasında kalırsa tahmin edilmez yönelimler gösterebilir. Yapılan araştırmalar komplo teorilerine sıkı sıkıya bağlı olan insanların büyük oranda analitik zekaya düşük seviyede sahip olduğunu ortaya koymuştur.
Analitik zeka, neden-sonuç ilişkisini detaylı olarak tespit edebilir ve iki olay arasındaki korelasyonu net bir şekilde ortaya koyabilir. Komplo teorilerinde olmayan şey de tam olarak budur. Çoğunlukla komplo teorileri neden-sonuç ilişkisini içermez ve hayal ürünü verilerle gerçekliği sabote ederek olmayanları varmış, olanları da yokmuş gibi gösterebilir.
Herhangi bir şeyin kesin olarak ortaya konulması ise doğrudan neden-sonuç ilişkisi ile mümkündür. Bir alanda uzmanlaşmış kişi, o alana ilişkin bilgiyi kullanarak neden-sonuç ilişkisi kurar ve bilgiyi testten geçirir. Komplo teorilerine inanan için ise netlikten çok, muğlak ve inançla kendi dünyasında şekillendirebileceği ve temel olarak neden-sonuç ilişkisinden uzakta bilgi, çok daha sağlam bir zemine dayanır. Çünkü bu bilgi, onun doğasına hitap eder ve muğlaklığın yarattığı gizem her zaman ilgi çekicidir.