“Bir gönderileni bir okuyanı olmasa da kendini kendine yazmaktır mektup” diyor Sinan Yağmur Hüzün Yanığı kitabında.
Bir mektubu kendini unutmuş bir kişi nasıl yazabilir? Hangi harfler bir araya gelip dökecek bu kelimeleri kağıdın dört bir köşesine.
Ben kendini unutmuş kişi, yazan kalemim. Ey kalemimden dökülen kelimeler. Hangi cümlelerle ifade edeceksiniz unutulmuş benliğimi. Nedir diye sordunuz mu kendini unutmanın nedeni. En iyisi ben söyleyeyim sen yaz kalemim…
Söze nereden başlayacağımı bilmiyorum. İllaki bir başlangıç gerek midir sonu olmayan duygularını söyleyebilmen için.
Hangi söz hangi ifade anlatabilirdi yüreğimdeki yangında küle dönen aşkın gözyaşlarını. Dökülüyordu gözyaşlarım yüreğimdeki yangına dur demek için. Bir umut söndürürüm bu alevi, engel olurum daha fazla yanmasına. Ahh gözyaşlarım! Bilmiyordu kendisinin bu yangının bir körüğü olduğunu. Her damla daha da yakıyor ve geride kalan küllerden onun adı okunuyordu. Gözyaşlarını küle feda etmenin adıdır SEVDALANMAK!
Sen benim daha ne kadar gözyaşlarımı feda edeceğim Sevdamsın!
Göz kurur da yaşı akıtan yüreğin olur. Ateşin ateşi yaktığı cehennemde yüreğimden akan yaşın beni nasıl yaktığını sorma.
…(sessizlik)…
Durdu kalemim yazamaz oldu. Kağıt mıydı mürekkebi tutamayan, biten mürekkep miydi kalemimden akamayan.
Tarifi yok, sözlükte karşılığı yok, kelimeler çaresiz, sözler yetersiz, kağıt kalemsiz, kalem mürekkepsiz…
Yüreğimde ağlayan kan mürekkep olsa içine çeken kalemim yanar da kağıtta okunan SEVDA olur.
Ah gül(l)er yüzlüm! Senden başkasını görmez oldu gözüm. Göz kapaklarım senden başkasına açılmıyorken senin bana yüreğini açmayışının sebebi neden? Bastığın yerde biten elvan elvan güller gönül bahçemi cennet bahçesine dönüştürür de güllerle açan sevda olur. Sen benim hiç solmayacak güllü Sevdamsın.
Ben sana sen olabilmişken sendeki bu bensizlik neden. Düşünemez oldu aklım, geçen hangi zamanın içinde ben olduğumu hatırlamıyorum. Bir uykuya daldığını düşün ve kalktığın sabah dünün hangi yarını diye düşünmeye başladığın an anlarsın ne demek istediğimi. Kalbin aklına hükmetmeye başlamışsa ne yarınlar geçer de sen uyandığın sabahta bulursun kendini. Hüznü taşıyan yüreğin takvimi olmaz, O’nun için dün de aynı, bugün de acı, yarın da gözyaşı.
Her şeyin bir imtihan vesilesi olduğu bu dünyada benim imtihanım sevdadan olacakmış. Hangi beklenilesi sevdaya vuruldum da Hz. Eyüp misali sabretmek düştü bize. Sevdiğinin gelmesini beklemek mi zor, Gelmeyeceğini bildiğini beklemek mi zor, Neyi beklediğini bilmeden beklemek mi?..
Bazen kelimeler o kadar anlamlı geliyor ki insanlara sıcacık bir sarılmanın yerini tutabiliyor. Ağzınıza sağlık.