Suç ve Ceza, Dostoyevski romanları içerisinde yer alan ve suç ile cezanın anatomisini sunan benzersiz bir eserdir. Suç kavramına farklı bir perspektifle bakılmasını sağlayan eser, 1866 yılında “Rus Habercisi” dergisinde on iki ayda yayımlanmış ve edebiyat dünyasını sarsmıştır. Günümüzde de çok önemli eserler arasında yer alan Suç ve Ceza, Raskolnikov üzerinden suçun analiz edilmesini sağlar. Suç nedir, ceza nedir; suç ve ceza arasındaki bağlantı nasıl kurulur; gibi sorular üzerinden sorgulamalar yapılır.
İnsanı ilgilendiren temel sorunların incelendiği romanda ana karakter Raskolnikov’dur. Yalnız, çaresiz, parasız bir karakter olan Raskolnikov, roman boyunca insan olmayı sorgular. Sahi insan olmak neyi gerektirir? Suç işlerken niyet önemli midir? Raskolnikov, parası yüzünden tefeci bir kadını öldürmeyi planlayan bir karakter olarak karşımıza çıkar romanda. Oysa korkak ve insan sevgisiyle dolu olan bir adamdan beklenmeyecek bir harekettir bu. Saint Petersburg’da hayatını sürdüren Raskolnikov, fakir bir öğrencidir. Gerçek manasıyla parasızdır. Bir sonraki gün ne yapacağını düşünecek kadar fakirdir. Bu fakirlik, bir insanı öldürme düşüncesinin kafasında yer etmesine neden olur.
Öldürdüğü kadından alacağı paraların kendisini kurtaracağını düşünen Raskolnikov, ne yazık ki kurguladığı hayata erişemez. İşlediği suçun ruhunda açtığı derin yaralarla boğuşur ve bir buhrana sürüklenir. Artık o, tefeci kadını öldürmeden önceki adam değildir. Fakat bu noktada belirtmek gerekir ki Dosyoyevski, romanında çok temel bir zıtlık üzerinden hareket eder. Raskolnikov’un öldürdüğü kadın bir tefecidir. İnsanların değerli eşyaları karşılığında onlara bir miktar para verir ve eşyalarını rehin tutar.
Alyona İvanovya, yani tefeci kadın, aslında oldukça kötü bir insandır. İnsanlara verdiği borçların günü bir gün bile geçse rehinlere el koyar. İşte zıtlık da burada açığa çıkar. Raskolnikov iyi bir insan olsa da fakirdir ve eşitsizliğin hüküm sürdüğü bir dünyada yoksulluk içinde yaşar. Kötü bir karakter olan Alyona İvanovna’yı sırf biraz para elde etmek için öldürmesi, onu kötü ve suçlu yapar mı?
İçindekiler
Suç İşlemede Nedenler ve Niyetlerin Önemi
Suç işlemede nedenler ve niyetler ne kadar önemlidir? Kitap, bu temel sorunsal üzerinden kurgulanır. Raskolnikov, cinayeti insan öldürme arzusu yüzünden işlemez. Şimdi burada soluklanıp hukuk kuralları neden vardır sorusu üzerinden incelemede bulunalım. Hukuk kuralları, sosyal düzeni sağlamak amacıyla oluşturulur. Kuralları ihlal etmek suç olarak kabul edilir. Bu ise suça göre cezalandırılmak anlamına gelir.
Raskolnikov niyeti ne olursa olsun bir suç işlemiştir. İnsan öldürmek suç olduğuna göre bu suçun da bir cezası olacaktır. İşte Dostoyevski, insan psikolojisini derinden incelediğini bu noktada bizlere belli eder. Raskolnikov suç işlemiş olmakla birlikte onu bu suça hangi şartlar itmiştir? Yani sadece sonuçlarla ilgilenmek ve suçu cezalandırmak ne kadar doğrudur? Raskolnikov acımasız bir cani olsaydı eğer, öldürme eyleminden sonra büyük bir buhran yaşamazdı. Her ne kadar bir insanı öldürdüğünü herkesten gizleme düşüncesi içinde olsa da bir zaman sonra psikolojisi buna izin vermez ve büyük sanrılar içerisinde olmaya başlar. Bu durum, onun çöküşüne de neden olacaktır.
Raskolnikov Çaresiz Bir Karakter midir?
Raskolnikov çaresiz bir karakterdir. Dostoyevski, Raskolnikov’un çaresizliğini oldukça başarılı bir şekilde sunmuştur. Raskolnikov karakteri üniversite öğrenimi gören ama parasızlığı yüzünden bir sonraki günü düşünmek zorunda kalan bir karakterdir. Ayrıca büyük bir ikilem içerisindedir. Suç ve Ceza adlı romanın dünya edebiyatının en önemli eserleri içerisinde yer almasının temel sebebi de budur. Çünkü kitapta Raskolnikov’un yaşadığı çelişki ve öldürme dürtüsünün arkasında yatan ahlaksal çerçeve oldukça iyi bir şekilde işlenmiştir.
Temelde roman, Raskolnikov’un bakış açısına odaklanır. Raskolnikov’un daha 23 yaşında olduğunu da belirtelim. Raskolnikov’un çelişkileri onun karakterinden itibaren ortaya çıkar. Çünkü bazı durumlarda inanılmaz soğuktur, bazı durumlarda ise sıcakkanlı tavrıyla ön plana çıkar. Raskolnikov, üniversite eğitimi görüyor olmakla birlikte o kadar yoksuldur ki bu yoksulluk onu çok yorar.
Bu noktada ahlaksal temellere de sahip olan öldürme kavramı işin içerisine girer. Fakat belirtmek gerekir ki Dostoyevski asla gerçek suç ve ceza ile ilgilenmez. Kitapta ön plana çıkan, suç işleme eyleminden sonra ortaya çıkan ruhsal çöküntüdür. Bu çöküntü, bir süre sonra Raskolnikov’u ruhsal ve bedensel hastalık noktasına kadar getirir. Bu noktada aslında ceza, Raskolnikov’un yaşadıklarıdır.
Sonya ve Raskolnikov’un Dönüşümü
Sonya, Raskolnikov’un içerisinde olduğu hastalık halinden çıkmasını sağlayan kadındır. Romanın başında Raskolnikov ile bir tavernada buluşan Sonya, utangaç ve masum bir kızdır. Zayıf ve solgun yüzlü bu kız, Raskolnikov’un suçunu itiraf ettiği ilk insan olarak da kitapta önemli bir konumda yer alır. Suçu öğrendikten sonra bile Raskolnikov’u bırakmayan Sonya, Raskolnikov’un hayata tutunacağı dalıdır. Bu nedenle romanda çok özel bir yere sahiptir.
Dostoyevski, Sonya karakterini romana ekleyerek aslında çok önemli bir şey yapmıştır. Çünkü Sonya, Raskolnikov için ahlaki güçtür. Raskolnikov cinayetten sonra yavaş yavaş çöküş yaşarken Sonya, Raskolnikov aşkıyla onu bu çöküşten kurtarır. Raskolnikov kürek cezasına çarptırılmış olsa bile onu bırakmaz ve onun peşinden gider. Bir süre sonra Raskolnikov’un da ona aşık olduğunu görürüz ki bu aşk oldukça kutsaldır.
Suç ve Ceza, klasik olarak anlamlandırılan suç ve ceza kavramlarına çok farklı bir yerden bakılmasını sağlayan muazzam bir romandır. Çaresiz, yalnız ve büyük bir çöküş içerisindeki Raskolnikov’un romanıdır. Çaresiz olsa da sonunda içerisindeki buhrandan az da olsa sıyrılmayı başarmıştır. Fakat kitabın bir yerinde Raskolnikov’un da dediği gibi;
“Kimsenin, hiç kimsenin ne yardımına ne ilgisine ihtiyacım var. Ben…yapayalnızım.”