Hoş geldin;
Eyâ! Kentin meczubu
Cümlelerini dök dize dize,
Kurtar akıl esaretinden benliğimizi.
Anlat,
Sözlerin birer kırbaç olsun vicdanımıza;
Anlat,
Sesin yaksın sönen ateşimizi;
Anlat,
Gözlerin silsin bencilliğimizi.
Hoş geldin;
Eyâ! Kentin meczubu
Geçiyor anlar, günler;
Geçiyor düşler, gerçekler;
Geçiyor büyük, küçük yolcular;
Geçiyor kervan ağır ağır gecenin içinden,
Geçmiyor bayram hasreti yorgunu yüreklerden.
Hoş geldin;
Eyâ! Kentin meczubu
Sorma ne bu toz duman.
Bir can yangını bizdeki,
Yürek sancısı,
Umut yorgunluğu,
Söz kalabalığı,
Öz eksikliği,
Dil çaresizliği,
Güz sessizliği.
Hoş geldin;
Eyâ! Kentin meczubu
Bak işte, her yer yolcu:
Kimi birbirine doğru,
Kimi ötelere doğru.
Dinmeyen bir yol yorgunluğu bu,
İç yangınından etrafına ışık saçanların kervanı bu,
Dertlerine tebessüm etmekten yorulmuş bedenlerin kervanı.
Hoş geldin;
Eyâ! Kentin meczubu
Duyuyor musun!!!
Çocukların çığlıklarını,
Çığlık senfonisinin yaptığı besteyi?
Öyle ki:
O sesler kor olup yakıyor yürekleri,
Düş olup geliyor gecelere,
El olup değiyor kalplere.
Ayakta kalmak imkansız oluyor o zaman,
Düşüyorsun yere, yer sarsılıyor.
Dizlerin paramparça, hissetmiyorsun!
Kan revan içinde, görmüyorsun!
Kendi acından değil,
O senfoninin ağırlığından;
Nabzın yavaşlıyor,
Sesin kısılıyor,
Kalbin durmak üzere
Bir an kalıyor geriye.
Hoş geldin;
Eyâ! Kentin meczubu
Durma, söyle artık
Söyle!!!
Çaresizliğimizdeki çareyi,
Çöz içimizdeki düğümleri.
Güle güle
Eyâ! Kentin meczubu
Sustu sesim,
Durdu kalbim,
Yine de sen söyle…
Meczubun Sırrı: Ağaçlar kalem ve denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave olunsa yazmakla tükenmeyecek olan söz…
(Eyâ: “Hey, ey” gibi çağırma, nida, seslenme edatı olarak kullanılır)
Meczub. Hak tarafından cezb edilmiş. Zaten doğuştan aşık edene aşık. Nida doğru kişiye,doğru cümlelerle,doğru kelimelerle ifade edilmiş velhasıl…
İnşallah duymuştur sesimizi